Hırsızlık suçlarında sanık, mağdurun uğradığı zararı giderirse cezasından kanuna göre 2/3 ya da 1/2 oranında indirim yapılabiliyor.
Özellikle bina dahilinde ve gece işlenen suçlarda alt sınır 7,5 yıl hapis cezasıdır.
Zararın yargılama aşamasında ödenmesi halinde cezada yarı oranda indirim yapılabiliyor.
Yani 7,5 yıllık hapis cezası, zararın ödenmesi halinde 3 yıl 9 ay hapis cezasına iniyor.
Şimdi adaletsizlik nereden kaynaklanıyor? Ona yakından bakalım.
Somut bir olaydan örnek verelim.
Olay 6 yıl önce cereyan ediyor; mağdurun bu tarihte 20.000 TL parası çalınıyor. Dosya (istinaf bozmaları da araya girerek) uzadıkça uzuyor ve 2025 yılında sanık “zararı gidermek istiyorum” diyor. Mahkeme bu ödeme hakkını vermek zorunda. Ancak zarar bugünkü tarihli rayiçten ödenmiyor.
Suç tarihindeki bedelden ödeniyor. Yargıtay içtihatları da bu yönde.
Olay tarihindeki parayı altına vurduğumuzda altın olarak bugünkü değeri 600 bin lira.
Sanık gerçek zararı değil de olay tarihindeki zararı yani 20.000 lirayı ödüyor ve ceza indiriminden istifade ediyor.
Sanık, elde etmiş olduğu menfaatin yaklaşık otuzda biriyle zararı gideriyor ve cezadan yarı oranda indirim kapıyor.
Mağdurun bu durumdaki kaybını bir düşünün. Mağdur zararını hakkıyla alamadığı halde hukuk ve adalet yönünde “zararı ödenmiş” gibi muamele görüyor.
Kısacası yine olan bizim mağdurlara oluyor.
Burada yapılması gereken iki husus var:
Ya bu ülkede enflasyon 0 noktasına indirilecek
yahut ceza hukukunda bir değişiklik yapılarak zararın ancak ve ancak ödeme tarihindeki gerçek değeriyle giderilmesi konusunda bir düzenleme yapılacak.
Bir başka ifade ile mağdurun uğradığı zarar, ödeme tarihindeki gerçek değer hesap edilerek giderilmelidir.
Aksi takdirde mağdurlar ağlamaya, sanıklar sevinmeye devam edecektir.