Kayseri yıllardır huzurun şehri, Türkiye’nin en güvenli kentlerinden biri, sokaklarında gecenin bir vakti bile gönül rahatlığıyla dolaşabileceğin şehir olarak biliniyordu. Ancak son aylarda yaşadığımız olaylar, hepimizin aklına aynı soruyu getirdi. Kayseri mi Teksas’mı belli değil! Ne oluyor bu Kayseri’ye? İşte tüm soruların yanıtı köşe yazımın devamında...

Son dönemde art arda yaşanan cinayetler, nedeni belli olmayan zehirlenme vakaları, çete kavgaları, sokak ortasında silahların çekildiği anlar… Bunlar bu şehrin alışık olduğu görüntüler değil. Kayseri tarihinde böyle olaylar düşük seviyelerde elbette yaşanırdı, ama bugünkü tablo birikmiş bir huzursuzluğun kapıyı çaldığını gözler önüne seriyor.

Oysa bu şehir, taşına toprağına kadar güven duygusuyla örülüdür. İnsanların evine giderken arkasına bakmadığı, gece geç vakitte bir markete yürürken tedirgin olmadığı nadir kentlerden biriydi. Şimdi ise sosyal medyada her sabah yeni bir adli olayla uyanıyor, her akşam yeni bir asayiş haberiyle moralimiz bozuluyor. İnsanlar çocuklarını dışarı salarken iki kere düşünüyor, esnaf dükkânını kapatırken “bu sokak eskisi gibi değil” diyor.

Sayın Valimiz Gökmen Çiçek’in aylar önce kurduğu bir cümle aslında hepimizin içinde yaşadığı Kayseri idealini çok iyi anlatıyordu:

“Kızlarımız, gençlerimiz gece 3’te bile sokaklarda özgürce dolaşabilmeli.”

İşte biz Kayseri’den bunu istiyoruz. Bu şehirde yaşayan herkes olarak beklentimiz çok yüksek değil: Kendimizi güvende hissetmek, sokakta yürürken gerilmemek, çocuklarımızı korkmadan parka gönderebilmek.

Bu süreçte kimseyi hedef gösterme, kurumları suçlama niyetinde değilim; çünkü biliyorum ki devletin tüm birimleri sahada çaba harcıyor. Ancak bir gerçek var ki görmezden gelemeyiz: Kayseri’nin huzur iklimi bozuluyor. Bu gidişatı konuşmak, çözüm yollarını büyütmek ve bu şehri yeniden güvenin sembolü hâline getirmek zorundayız.

Kayseri Teksas olamaz, olmamalı. Çünkü biz böyle bir şehir istemiyoruz. Biz, valimizin de ifade ettiği gibi, gençlerimizin, kadınlarımızın, herkesin özgürce sokaklarında dolaşabildiği bir Kayseri istiyoruz. Huzurun geri geldiği, olayların konuşulmadığı, şehrin yeniden kendi kimliğine kavuştuğu bir Kayseri…

Bugün bu yazıyı yazarken tek bir çağrı yapıyorum:
Kayseri, huzuruyla yeniden anılmayı hak ediyor.
Ve bu kader değil, hep birlikte başarabileceğimiz bir dönüşüm…