Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, sosyal medya düzenlemesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakan Göktaş, “Sosyal Medya Düzenlemesi STK Bilgilendirme ve Değerlendirme Toplantısı” kapsamında yaptığı konuşmada, çocukların dijital dünyada güvenli şekilde yer alabilmeleri için toplumsal bir farkındalık oluşturulması gerektiğini vurguladı.

Göktaş, yaptığı açıklamada dijital çağın çocuklar üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, sadece yasal düzenlemelerin yeterli olmayacağını, bu sürecin sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle yürütülmesi gerektiğini belirtti:

“Bizler sonradan dijital dünyaya entegre olduk. Fakat çocuklar doğdukları andan itibaren dijital çağda yaşıyor. Bunu tamamen hayatlarından çıkaramayız fakat bu dünya onların gelişimi için tasarlanmadı. Çocuklarımızın güvenliğini sağlamak, dijital farkındalığını oluşturmak, bilinçli kullanım alışkanlıklarını kazandırmak için sivil toplum kuruluşlarının desteğine ihtiyacımız var.”

Bakan Göktaş, konuşmasında dijital dünyanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine dair çarpıcı örnekler verdi. Sosyal medya kullanımının sınırsızlığının çocuklarda özgürlük değil, risk yarattığını ifade eden Göktaş, ebeveynlere de önemli bir uyarıda bulundu:

“Nasıl ki gerçek hayatta çocuğa sınırsız tatlı ya da oyuncak ya da istediği yemeği vermiyorsak sosyal medyayı da sınırsız kullanmasına izin veremeyiz. Çünkü sınırsızlık çocuk için özgürlük değil, aslında tehlikedir.”

“2050’de çocuklarımız bize ‘Nasıl izin verdiniz?’ diye soracaklar”
Göktaş, sosyal medya düzenlemesinin gecikmemesi gerektiğini vurgulayarak, gelecekte bu konuda hesap verecek bir kuşağın yetiştiğini söyledi:

“Bu yasayı çıkarmazsak şayet 2050 yılında bizlere bu soruları yansıtacaklar: ‘Nasıl bize izin verdiniz?’, ‘Nasıl çocukları kumar, istismar, dijital bağımlılığı, akran zorbalığının bu kadar rahat oluştuğu bir sosyal medyayı neden kontrolsüz bıraktınız?’ diye bizleri sorgulayacaklar.”

“Zorbalık artık cebimizde yaşanıyor”
Çocukların sosyal medyada maruz kaldıkları dijital zorbalığa da değinen Bakan Göktaş, bu durumun sadece okul ortamıyla sınırlı kalmadığını belirtti:

“Çocuklarımızın bir kısmı artık kendisini ekran içinde tanımlıyor. Sanal beğeniler gerçek onayın yerini alıyor. Ne kadar beğeni alırsam o kadar çok takdir görüyorum algısı oluyor. Zorbalık okul bahçesinde değil sadece. Cebimizde taşıdığımız cihazlarda, yanımızda, odada yaşanıyor.”

Bilimsel verilerin de bu tabloyu desteklediğini söyleyen Göktaş, çocukların dikkat sürelerinin son on yılda dramatik biçimde azaldığına dikkat çekti:

“Bilimsel veriler aslında çok da açık. Çocukların ortalama dikkat süresi son 10 yılda maalesef %30 oranında azaldı. Artık bir çocuğun konuya odaklanması 8 saniyeyi geçmiyor. 8 saniye aslında baktığımız zaman ne kadar az.”

Uluslararası örnekler: “Avustralya 16 yaş altına yasak getirdi”
Bakan Göktaş, sosyal medya düzenlemeleri konusunda dünya örneklerine de değinerek, Avustralya’nın 16 yaş altına sosyal medya yasağı getirdiğini hatırlattı:

“Avustralya çok ciddi bir adım attı, 16 yaş altında sosyal medya kullanımına bir yasak getirdi. Bizler de benzer şekilde sosyal medya platformlarıyla bir yandan görüşürken, aynı zamanda bu süreci sadece yasal düzenlemeyle değil, sivil toplum kuruluşlarımızla beraber yürütmeliyiz ki, bütün topluma bu seferberlik çağrısında bu farkındalığı oluşturabilelim.”

“Daha güvenli, kontrollü ve bilinçli bir dijital dünya inşa edeceğiz”
Konuşmasının sonunda Göktaş, toplumsal dayanışma vurgusu yaparak sivil toplum kuruluşlarına çağrıda bulundu:

Bakan Kacır: AR-GE harcamalarımız 20 milyar dolara yükseldi
Bakan Kacır: AR-GE harcamalarımız 20 milyar dolara yükseldi
İçeriği Görüntüle

“Dijital Dünya’da Çocuk Hakları Sözleşmesi bu doğrultuda önemli bir rehber niteliği taşıyor. Sözleşmenin amacı dijital dünyada çocukların üstün yararını gözeten kalıcı bir iş birliği kurmaktır.

Bu süreci sadece yasal düzenlemeyle değil, sivil toplum kuruluşlarımızla yürütmeliyiz ki bütün toplumda bu farkındalığı oluşturabilelim. Daha güvenli, kontrollü ve bilinçli bir dijital dünyayı hep birlikte inşa edeceğiz.”

Kaynak: Süleyman Savranlar