Büyükşehir Belediyesi’nin Halk otobüslerinin gelirlerini bir havuz’da toplaması ile birlikte yolcu kapma savaşı bitti, bu kez yolcu kapma yarışının yerini yolcu almama yarışı aldı. Vatandaşlar Belediye Halk Otobüs şoförlerinden yana dertli.‘Otobüsler durağa peş peşe geliyor, semtimizin otobüsüne bakalım demeye kalmadan hareket ediyorlar. İşaret etmemize de aldırmadan basıp gidiyorlar. Ondan sonra diğer bir otobüsün gelmesini bekle dur. Sabahları bu yüzden işe bile geç kaldığımız oluyor. Şoförlerin bir çoğu saatli bomba gibi , bir şey söylemeye çekiniyoruz. Belediye bunları ya eğitmiyor, ya da verilen eğitimlerden bir şey almıyorlar” aynen böyle söylüyor vatandaşlar.
Tabiki tüm şoförleri aynı kefeye koyarak yargılayamazsınız. Aklı başında yolculara nasıl davranacağını bilen beyefendi kişiler de çok.Bir yerde bu işler uyarmakla da olmuyor, bazı şeyler insanın içinde olmalı.Kaşıkla veriyor,Kepçeyle alıyoruAsgari ücretli, emekli, kamu çalışanı her yıl verilecek ücret zammını bekler. Hatta sendikalarla günlerce, aylarca pazarlık masasına oturulup anlaşma zemini aranır.Sonuçta hükümetin dediği olur, verilen zam yüzde 4’ü geçmez…
Bugün gazetemizde bir tüp haberi var. Tüp satışı yapan bir esnafımız, “Bugün müşteriye tüpü bittiği zaman gidiyoruz, 70 TL diyoruz daha sonra gittiğimizde 77 TL diyoruz. Vatandaş da ‘her tüp almaya zam gelir mi?’ diyor. Vatandaş tüpü her aldığında 2 - 3 defa zam geliyor. İşte en son ki tüp fiyatları, büyük tüp 72 TL, küçük tüpün fiyatı da 13.5 TL. Vatandaş da ilk etapta bizimle muhatap olduğu için zamlardan bizi sorumlu tutuyor” diye konuşuyor.
Bir taraftan yıllık yüzde 4 gibi komik bir maaş artışı yapılırken, diğer taraftan tüm ihtiyaç maddelerine yapılan yıllık zamlar yüzde 15 hatta yüzde 20’leri buluyor.Tabir yerinde ise Kaşık’la verilip, Kepçe ile alınıyor.Zamlar Türkiye’nin kaderi oldu. Önümüzdeki günlerde iğneden ipliğe yeni zamlar geliyor.Allah fakir-fukaraya yardım etsin. Zamlara karşı artık bağışıklık kazandık, zamlarla yaşamaya alıştırıldık, hayatımızın değişmez bir parçası oldu.
Ülkemizde her yıl, her ay, hatta her gün duymaya alıştığımız zamlar başka bir Avrupa ülkesinde yapılsa ne olur? Neler olmaz ki, Kendi haklarımızı savunamıyoruz, sonra kalkıp başka ülkelerin insanlarının haklarını aramaya kalkışıyoruz.Bir tuhafız, tuhaf vesselam.Yıldırım’a yakıştıramadımTalas Belediye Başkanımız Rifat Yıldırım’ın bir açıklaması dikkatimi çekti. Aynen şöyle : “Bu yıl şimdiye kadar 60 bin ton asfalt serdik, bu rakam Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin geçen yıl yaptığı asfalttan fazla “
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 2011 yılındaki asfalt miktarını kendi kitapçıklarından okuduklarının da altını çiziyor.Ben de merak ettim ve Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin resmi sitesine girerek inceledim. Orda da şu yazıyor: “ 2011 yılında 72.925 tonu Belediyemiz kullanımı için 64.957 tonu özel sektöre satılmak üzere toplam 137.882 ton sıcak asfalt ürettik.
Özel sektöre satılan asfalt malzemelerinden elde ettiğimiz gelir 5.458.931 TL’ye ulaştı.Günümüzde kullanan asfalta kıyasla dayanırlığı daha yüksek olan modifiye ve renkli asfalt üretimine yakında başlıyoruz.Büyükşehir Belediyesi’nin sınırları içindeki veya dışındaki tüm noktalara asfaltın daha kolay ulaştırılması ve uygulanması amacıyla 6 ay kullanım ömrü olan paketlenmiş soğuk asfalt üretimine de bu yıl başlıyoruz. Üstelik özel sektöre de yapılacak satışlardan yeni bir gelir kaynağı daha kazanacağız”
Yani 123 bin ton değil, 137 bin ton olduğu belirtiliyor. Sayın Yıldırım, siz niçin geçtiğimiz yıl serdiğiniz Asfaltı değil de bu yıl serdiğiniz asfalt miktarını açıklıyorsunuz, bu bir ?Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ne kadar asfaltlanacak yerinin olduğunu nereden biliyorsunuz bu iki?Neden başka Belediye’nin ürettiği ya da serdiği Asfaltla ilgileniyorsunuz, CHP’li Belediye Başkanı olduğu için bir yerlere mesajmı veriyorsunuz bu da Üç ?Çocukluğumuzun birlikte geçtiği, dürüst ve sağlam karakterli olarak bildiğim Talas Belediye Başkanı Rifat Yıldırım’a bu açıklamasını ben hiç yakıştıramadım doğrusu.