Merhaba Sevgili Okur; bugünlerde kendimize ve ruhumuza vakit ayıralım. Bütün stresi bir tarafa atalım. Ve psikolojik bir serüvenin işlendiği Stefan Zweig’ in Amok Koşucusuna bir göz atalım. Adı üstünde şöyle bir göz atacağız gerisi size kalmış. Belki de okumak istersiniz. Okumuşsanız da bir kere daha okursunuz… ☺
Amok Koşucusu Zweig’ in diğer kitapları gibi incecik, bu kitap 60 sayfalık bir öykü ama o kadar derin psikolojik çözümlemelere yer vermiş ki, okuduğunuz da her insan biraz kendini bulabilir. Ben de bunun verdiği ilhamla ve Zweig’ in intihar ettiğini düşününce de ayrı bir merakla bir çırpıda kitabı okuyup bitirdim. Bitirince de kendime dedim ki:” Bir insanın iç dünyasında dolaşmak, sancılarını hissetmek ve o aklı bulanıklığında yolculuk yapmak keyifli oldu”
Satranç kitabını da okumuş biri olarak şunu da söylemek isterim ki, diğer Zweig kitaplarında olduğu gibi olayı anlatan kişi yani baş kahramanımız doktor hem de bununla birlikte konuşuyor. O anlatırken baş kahramanımız doktorun düşüncelerini de okuyabiliyoruz.
Öykü bir gemide başlıyor. Yolculardan biri gece yarısı başka bir yolcu ile karşılaşıyor. Karşılaştığı yolcu ona hikâyesini anlatıyor. İşte Amok Koşucusu aslında bu hikâye, işlediği bir suçtan dolayı görevinden uzaklaştırılan bir doktor. Doğu Hint Adaları’nda görev yaparken o yalnızlığın, bunalmışlığın ortasındayken, bir kadın kendisinden yardım ister. Ama kadın öyle kendinden emin tabir i caizse burnu kaf dağında, buyurgan ki, doktor yardımı reddeder. Ve an o andır pişman oluverir.
Kadının peşinden koşar tıpkı bir Amok gibi. İlginç bir hastalık… Sonuçta kendisi ne olursa olsun bir doktor ve ortada bir insanın hayatı ve yaşaması var. Odur ki doktor olan bir adamın mesleğinin gerektirdiği vicdani yükümlülükle kendi iç dünyası arasında kalmasının, duygularından kaçamayışının hikâyesi Amok Koşucusunda anlatılıyor. Ve okurken altını çizdiklerimden seçmeler:
“İnsan her şeyini kaybettiğinde elinde kalan son şey için savaşır.”
“Güvenin şartı samimiyettir, kayıtsız şartsız samimiyet.”
Samimi insanlara rast geldiğiniz ve kendinize olan güveninizi ne olursa olsun asla kaybetmediğiniz nice günlere koşmak ümidiyle…
Hoşça kalın…