Kayserispor’un 1988-1995 yılları arasında formasını giyen eski futbolcusu Mustafa Türkmen, küçük yaşlarda başladığı pastırmacılıktan profesyonel futbolculuğa, oradan da kaligrafi sanatına uzanan hayat hikâyesiyle dikkat çekiyor. Türkmen, “Popüler bir sporcu olduktan sonra esnaf olup hizmet etmek kolay olmadı” diyerek yaşadıklarını anlattı.
Mustafa Türkmen, genç yaşlarda Kayseri’de pastırmacılık yaparak iş hayatına adım attığını belitti. Daha sonra profesyonel futbol kariyerine başlayan Türkmen, sekiz yıl süren bu yolculuğun ardından tekrar pastırmacılığa dönmek zorunda kaldı. Kayserispor’da geçirdiği başarılı yıllarla tanınan Türkmen, bugünlerde ise kaligrafi sanatıyla uğraşıyor.
Erken bırakmak zorunda kaldım
Futbolculuk dönemini anlatan Türkmen, “İki ayağımı kullandığım için mevkim yoktu. Her takımda farklı mevkilerde oynadım. Sırasıyla Kayserispor'da başladım. Tarsus İdmanyurdu, Erciyesspor, Kırşehirspor ve Isparta'da son futbol serüvenimi tamamladım. Sekiz yıl profesyonel futbol oynadım. O dönemki yönetici profilinden dolayı erken bırakmak durumunda kaldım. Tabii ukde kaldı. Daha 29 yaşında futbolu bırakmıştım. Zirve denebilecek bir dönemdi. Erken bırakmak durumunda kaldık.” Şeklinde konuştu.
Türkmen, futbol sonrası yeniden pastırmacılığa dönüş sürecini, “Popüler bir sporcu olduktan sonra esnaf olup hizmet etmek kolay olmadı. Ama şunu da belirtmek lazım. Futboldan kazanamadım ama evimin geçimini de, evimi, arabamı pastırmacılıkla kazandım diyebilirim. Tabii bilinirlilik, tanınırlık için futboldan dolayı spor camiasına hitap ettim. Kayserispor'a belediyeye genelde pastırmayı çok uzun yıllar verdim. 2020’de kovidle birlikte bir karaciğer nakli olmak durumu oldu. Ticareti bırakıp ikinci yaşam şansını daha iyi kullanmak. Ruhumu doyurmak istedim” sözleriyle ifade etti.
Severek yapıyorum!
Geçirdiği sağlık sorunlarının ardından kaligrafi sanatına yönelen Türkmen, yaşadığı süreci, “Günlük tutuyorum. Arkadaşlarım anı defterlerine isimlerini yazıyorum. Daha sonraki süreçte de pastırmacı da çırakken bütün komşuların dükkanlarının etiketlerini yazıyordum. O etiketler daha sonra kompozisyon olarak yansıdı. Bana çok büyük katkılar sağladı. Karaciğer nakli olduktan sonra da İzmir'de oğlumun tahsili nedeniyle İzmir'de bulundum. Bu dönemde de kursa giderek Konak'ta kaligrafı adında Saim Hoca'mdan dersler aldım.
Dolayısıyla orada geliştirme şansı buldum. Severek yapıyorum. Ruhumu dinlendiriyor. Çok hoşuma giden bir sanat. Devlet sanatçılığıyla ilgili ilerleyen süreçte bu profesyonel anlamda yapmayı düşündüm. Somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı sanatçılar var, Kültür Bakanlığı’nın vermiş olduğu. Buna hazırlık olsun diye tablolar hazırladım. Video çekim yaparak Kültür Bakanlığı’na gönderdim. Ön kabul oldu. Önümüzdeki ayın 18’inde de mülakat için Ankara’ya davet ettiler” şeklinde anlattı.