Kutsal kitabımız Kur'ân-ı Kerîm’in üzerinde durduğu konulardan biri ahlâkî değerlerden olan hak ve adaletten bahsedeceğim.

Şu interneti bu konularda kullanmak kadar faydalı bir şey yok.

İnternetten alimlerden derlediğim ve hepimize çok faydası olacak bu yazının…

Ahlâk, insanın fiziki yapısını içine alan yaratılış ile manevi yapısını içine alan fazilet kelimesinden türemektedir. Böylece ahlâki konu içinde yer alan hak ve adâlet, kişinin vazife ve sorumluluğunu belirler.

Müslüman, herkesin hak ve hukukuna saygılı olur. Kul hakkıyla Allah’ın huzuruna çıkmaktan sakınır.

Kul ve kamu hakkını, hak sahibi bağışlamadıkça Allah’ın bağışlamayacağını bilir.

Dünyadaki birçok kötülük, kavga ve cinayetlerin, insanlar arasındaki huzursuzlukların, kul haklarına saygı göstermemekten meydana geldiğini asla unutmaz.

Müslüman, kul ve kamu haklarına son derece titizlik göstermelidir.Bilerek veya bilmeyerek başkalarının hakkını alan kimse, o hakkı ödemek ve helalleşmek suretiyle kendisini kurtarmaya çalışmalıdır.Haksızlık edip de, hak sahibine hakkını vermeyenler; Ahirette pişmanlık duyacaklar ve çetin bir azaba uğrayacaklardır.

İşçi ve işveren açısından hak ve ihsan kavramları da vardır.. Onu da unutmamak lazım…

Bu kavramlarda emekte kalite ve verimliliğin, toplumda da huzur ve güvenin artmasına vesiledir.

Günümüzde işçi ve işverenin hak ve sorumluluklarının hakkaniyet ve adalet çizgisinde belirlenmesi, işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, işçilerin de ehil olması ve mesuliyet duygusu içinde çalışması toplumun ilerlemesi ve yapılan işin kalitesinde en büyük etkendir.

Yazımın sonunda yine "Haklara Ne kadar Dikkat Ediyoruz" sorusuna bir cevap olacak ayet ile son vermek istiyorum.

“Kıyamet gününde mutlaka haklar sahiplerine verilecektir. Hatta boynuzlu koyundan boynuzsuz koyunun öcü bile alınacaktır."( Müslim, Birr, 15)