Gündem 11 Mart 2020 tarihine kadar neredeyse her gün gündem değişiyordu. 11 Mart 2020 oldu ve dünyanın, ülkemizin ve geleceğin tarihi değişti diyebilirim TÜRKİYE için.. Biraz bu konuları inceleyelim sizlerle..
Dünyadaki, Ülkedeki KORONA korkusu kimleri ne kadar etkiliyor, kimler konunun ciddiyetinde?
Yaklaşık 3 ay önce Çin de ortaya çıkan bu virüs 11 Mart 2020 de ne yazık ki güzel ülkemize giriş yaptı. Önceleri birçok kesim ciddiye almadı sonra yollarda iş yerlerinde elleri plastik eldivenli ağızlarında maske olan insanlar çoğalmaya başladı. Lokantalar, kafeler derken berberler, kuaförler açılmamaya başlandı kimi esnaf kepek indirdi kimi ölüme salgına virüse meydan okurcasına iş yerlerini açık tutmaya devam etti ve açık tutuyor da. Hastaneler de sağlık personeli illa ki tedirgin ve stres içinde.
Bu virüs salgını bir ay iki ay devem ederse ne olacak?
Küçük ve orta ölçekli esnaf ne yapacak kirasını nasıl ödeyecek sgk – vergi - çalışanın maaşı bunları nasıl temin edecek kimse bu konuda gerçek bir bilgiye sahip değil.
Camilerde namaz kılınmıyor cuma namazı eda edilemiyor.
65 yaş üstü yaş almış büyüklerin virüsten korumak adına evlerden çıkmalarına müsaade edilemiyor, edilmesinde bu tedbir onları korumak adına zira söylenen o ki 65 yaş üstü yaş almış büyüklerimiz de kronik hastalıklarda fazlası ile mevcuttur. Toplumda temizliğin önemi ortaya çıkmış oldu. El yıkama kolonya ile temizlenme evlerde hijyen vurgusu zirve yaptı.
Ama ama ama…
Sonuç ne olacak...
İşverene işçiyi işten çıkarma deniyor tamam işveren işçiyi çıkarmasın maaşını versin o zaman bir zahmet yetkililerde desin ki bizde sgk primini ve muhtasarınızı almayalım desin ötelemek çözüm olmaz.
Ödemeler ötelendiği zaman krizde yıpranan ekonomisi alt üst olan esnaf ilerde ötelenen ödemeleri nasıl telafi edecek bunun altından nasıl kalkacak bu sorunun cevabını bulmak gerekiyor.
Okullar kapatıldı öğrenciler evde uzaktan eğitimle bir şekilde öğrenimlerine devam ediyorlar.
MEB’na bağlı MTSK’lar (Sürücü Kursları), SRC Kursları bunlar varlıklarını nasıl devam ettirecekler Türkiye’de 4500 e yakın MTSK ve SRC Kursu var bu kurumlar eğitim kurumu değil mi bunlarla ilgili bir düzenleme olamaz mı?
Bu kurumlarda çalışan personelin durumu ne olur?
Kurslara kayıtlı kursiyerlere nasıl bir öneri de bulunulabilir?
Hepsi bir muamma olarak ortalık yerde kalmıştır.
İş yerini açamayan Lokanta, Kafe, Kuaför, Berber ne yapar kirasını nasıl öder buda ayrı bir soru.
Sağlık Bakanımızın bu salgında vatandaşın ve ülkenin yararına sarf ettiği çabayı takdirle izliyoruz.
Sağlık çalışanlarının bu süreçte can siper hane çalışmaları ise takdire şayandır hepsine minnettarız.
Lütfen suya sabuna dokunalım temizliğe azami dikkat edelim.
İnsanlar artık tokalaşmadan birbirine sarılmadan sevgilerini belirtsinler diyorum.
Biz Temizlik imanın yarısıdır diyen bir toplumuz bunu hiç unutmayalım.
İş yerlerine sigara içiliyor mu diye ara ara kontroller yapılıyor içenlere para cezası uygulanıyor, eyvallah.
Belediyeler iş hanlarını, dükkanları da dezenfekte etseler işte bunun adı sosyal belediyecilik olur.
Toplumunda takdirini kazanırlar.
Dünyayı saran bu virüsün aşısı veya tedavisi umarım en kısa zamanda bulunur ve insanlıkta bu aşıdan umarın nasibini alır diyorum.

Umre’den gelenler ya da yurt dışı bağlantısı olanlar bunlarla bu virüsün geldiği söyleniyor.
Yaklaşık 3 ay önce ortaya çıkan virüs den dolayı keşke tedbirler alınsa ve umre ziyaretleri durdurulsa idi. Keşke İran’la kapılar çok önceden kapatılsa idi.
Ama keşke’lerin kifayet etmediği günleri yaşıyoruz.
Görünen o ki insanlar kendi karantinalarını kendiler oluşturmak zorundalar.
Sosyal mesafelerin alışkanlık haline geleceği karşılaşmalarda illa tokalaşmanın şart olmadığı yarınların bir an önce gelmesini arzu ediyoruz.

Gümrük kapılarının açılışı ile Suriye ile bizim aramızdaki bölgeye akın eden mülteci ya da sığınmacılar giderken zafer işaretleri ile arkalarına bakmadan gidiyorlar idi.
Yunanistan bunlara şiddetle karşılık verince o bölgedeki Türkiye’den gidiyoruz diye sevinç gösterisi yapanlara ne oldu gerimi döndüler, döndüler ise bizi beğenmeyen bu kişileri biz aldık mı aldıysak neden aldık.

Bu salgın mültecileri Suriye meselesini partiler arası atışmayı hatta yeni kurulan GELECEK ve DEVA partisini de unutturdu.
Dünyaya yeni bir nizam mı veriliyor yoksa ölen ölür kalan sağlar bizimdir mi deniyor bunlarda akıllardaki deli sorular.

Virüsten dolayı elbette AK parti kongreleri de iptal edildi.
Kongreler yapılsa idi AK parti Kayseri de yine eski kadrolarla sen ben gerisini boş ver mantığı ile yoluna devam edecek idi.

Sahi AK parti Kayseri’de yönetimlere hangi kriterler de adam seçiyor?
Ölçü ne!
Eğitim mi?
Liyakat mi?
Bilgi Birikim mi?
Sahi merak içindeyim ölçü nedir bilen var mı?
İnsanları mülakat diye çağırıp sonra kaldığı yerden devam eden zihniyet nedir.
Birileri partiye gelip arzı endam edince siz mutlumu oluyorsunuz?
Mülakat yaparken de içinizden kıs kıs gülüp ego tatmini nemi giriyorsunuz?
Siz sallayın başınızı biz biliriz işimizi mi diyorsunuz.
O vakit bizde buda geçer,
YA-HU
Diyeceğiz.
Yönetimlerde yeniden yerlerini muhafaza etmek isteyenlerin genel durumu ise ‘’Biz istemedik zorla yazdılar gibi güzellemeler ile NAZ LAN MAK mı.’’
Hadi canım oradan derim ben buna.
Siyasi partilerde yer almak hele o partiler iktidar ise şahıslara kimlik kazandırdığı için cazibe merkezi durumundadır.
Nazı bırakın efendiler birçoğunuzun genel durumu istemem yan cebime koy misalidir.
Bu Ülkeye Makamdan şahsiyet bulan değil Makama özellik katan insanlar lazım.
Bu şehrin vekilleri kaç esnafa teselli oluyor nerede bunlar gören var mı?
Şu kritik günlerde insanlar kendileri ile baş başa iken bu deli sorular elbette akıllardan geçiyor.
Güzel ülkem İnşallah bu zorlu sınavı da başarı ile verecektir.
Korona’sız salgın'sız saldırı'sız güzel günlere çok çabuk erişmek umudu ile kalın sağlıcakla…

Çağrı Furkan Umdu