Kayseri, her karışı tarih kokan küçük bir Anadolu özeti gibidir. İç Anadolu’nun gözde şehirlerinden biri olan Kayseri’yi gitmeden, sadece uzaktan yargılamak yerine; bu şehirde keşfedilebilecek zenginliklere yakından bakmak gerekir.

Anadolu’nun tarihle yoğrulmuş kalbi

Kayseri, sadece İç Anadolu Bölgesi’nin değil, tüm Türkiye’nin en köklü tarihî miraslarından birine sahip. Şehrin ismi bile binlerce yıllık geçmişi yansıtıyor. Roma döneminde "Kaisareia", Araplarca "Kaysariya", Türkler tarafından ise "Kayseriye" olarak adlandırılan bu kent, Cumhuriyet’le birlikte bugünkü adını almıştır.

kayseriye nden gitmeliyiz

Mazaka'dan Kayseri'ye dönüşen bu şehir; Asur, Hitit, Frig, Roma, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetlerin izlerini taşır. 1067 yılında Selçuklu komutanı Afşin Bey’in fethiyle Türk hâkimiyetine giren şehir, Selçuklu'nun Konya’dan sonra ikinci başkenti olmuş ve bu dönemde en parlak çağını yaşamıştır.

Kayseri'ye neden gitmeliyiz

Kayseri’ye nereden başlanmalı?

Kayseri’ye gelenlerin ilk durağı Cumhuriyet Meydanı olmalı. Burada Kayseri Kalesi ve Saat Kulesi gibi simgesel yapılar ziyaretçileri karşılar. Ardından şehrin tarihî derinliğini keşfetmek isteyenler için birçok kültürel durak bulunur:

1. Gevher Nesibe Darüşşifası ve Selçuklu Uygarlığı Müzesi

Anadolu’nun ilk uygulamalı tıp medresesi olarak bilinen bu yapı, Selçuklu mimarisinin eşsiz örneklerinden biri. Su ve müzikle akıl hastalıklarının tedavi edildiği şifahane günümüzde müze olarak hizmet veriyor.

2. Ulu Cami (Cami Kebir)

1134 yılında inşa edilen bu cami, Selçuklu dönemi mimarisinin Anadolu’daki ilk örneklerindendir. Halen ibadete açıktır.

3. Kapalı Çarşı ve Bedesten

İstanbul Kapalıçarşı’dan sonra Türkiye’nin en büyük kapalı çarşılarından biri olan bu tarihi yapı, günümüzde de aktif olarak ticaretin kalbi olmayı sürdürüyor.

Tarihi ilçeler: Talas ve Germir’de zaman yolculuğu

Talas, tarihi mimarisi, kiliseleri ve geleneksel konaklarıyla dikkat çekerken, Germir Mahallesi, çok kültürlü yapısıyla geçmişin izlerini bugüne taşıyor. Ermeni ve Rum kiliseleri, camiler ve Osmanlı dönemine ait ticaret yapıları hâlen ayaktadır.

Kiliseden camiye, birlikte yaşama örnekleri

Surp Kirkor Lusovoriç Kilisesi, freskleri ve detaylı süslemeleriyle Anadolu’daki en önemli Ermeni kiliselerinden biridir.

Panaya Kilisesi (Yaman Dede Camii), 1925’te camiye çevrilmiş ve günümüzde kültürel etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.

Kayseri'ye neden gitmeliyiz

Kayseri Mutfağı mantının başkenti

Kayseri mutfağı, yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın sayılı lezzet duraklarından biridir. Pastırma ve sucuk gibi ürünlerin yanı sıra, Kayseri mantısı ayrı bir kültürel zenginliktir.

Kayseri mantısının hikâyesi

Yüzlerce yıl öncesine dayanan geleneklere göre, gelin adaylarının mahareti mantı yapımında ölçülürdü. Ne kadar çok taneyi bir kaşığa sığdırırsa, o kadar becerikli sayılırdı. Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde yetişen özel buğday unundan yapılan bu mantı, hâlâ geleneksel yöntemlerle hazırlanıyor.

kayseriye neden gitmeliyiz

Kayseri'de emeklilere özel tesis! İki mahalleye daha yapılacak
Kayseri'de emeklilere özel tesis! İki mahalleye daha yapılacak
İçeriği Görüntüle

Sanayi, bilim ve gelişim kenti

Kayseri sadece tarih ve kültür değil, aynı zamanda modern Türkiye’nin ilk sanayi hamlelerine de ev sahipliği yapmıştır. İlk uçak fabrikası burada kurulmuş, Sümerbank Bez Fabrikası gibi öncü yatırımlarla şehir Türkiye ekonomisine yön vermiştir. Günümüzde de sağlık, eğitim, spor ve şehircilik alanlarında gelişimini sürdüren bir model kenttir.

Keşfetmeye değer bir medeniyetler şehri

Kayseri; geçmişin mirasını bugüne taşıyan sokakları, lezzet dolu mutfağı, kültürel çeşitliliği ve hızla gelişen yapısıyla her gezginin rotasında mutlaka yer alması gereken bir şehir. Bu topraklar sadece görmekle değil, hissetmekle anlaşılır.

Kaynak: Merve Erol