Uzmanlar, kahvede bulunan kafeinin mide duvarını hassaslaştırdığını ve boş mideyle birleştiğinde daha yoğun bir asit üretimine yol açtığını ifade ediyor. Bu durum, zaman içinde mide duvarında tahriş meydana getirip günlük yaşam kalitesini düşürebiliyor. Kısacası, sabah kahvesinin masum görünen etkileri uzun vadede sindirim sorunlarına zemin hazırlayabiliyor.
Hormonal Dengenin Bozulma Riski
Aç karnına içilen kahve, vücudun kortizol yani stres hormonu seviyelerini hızlı şekilde yükseltebiliyor. Kortizol seviyesindeki bu ani artış, gün içinde enerji dengesizliklerine ve sinirlilik hâline yol açabiliyor. Uzmanlara göre, kortizolün sabah doğal olarak yüksek olduğu saatlerde kahve tüketilmesi vücudun ritmini daha da bozuyor. Bu ritim bozukluğu, uzun vadede hem uyku düzenini hem de hormonal işleyişi olumsuz etkileyebiliyor. Bu nedenle uzmanlar, kahveyi kahvaltıdan en az 30 dakika sonra içmenin çok daha sağlıklı olacağını vurguluyor.
Metabolizma ve Kan Şekeri Üzerine Etkiler
Beslenme bilimcileri, aç karnına alınan kafeinin kan şekeri dengesini bozabileceğini belirtiyor. Yapılan açıklamalara göre, özellikle insülin direnci olan kişilerde bu durum sabah saatlerinde daha belirgin enerji dalgalanmalarına neden olabiliyor. Kan şekeri kontrolünde yaşanan bu bozulma, gün boyu iştah artışı ve ani tatlı krizleri şeklinde kendini gösterebiliyor. Metabolizmanın bu şekilde dengesiz çalışması, uzun vadede kilo yönetimini de zorlaştırabiliyor. Bu noktada uzmanlar, güne daha dengeli bir besinle başlamak ve kahveyi destekleyici bir içecek olarak kullanmak gerektiğini belirtiyor.
