Tarihte Kayseri kökenli birçok iş insanı, bürokrat, gazeteci ve sanatçı hem yaşamları hem de ani, şiddetli ölümleriyle hafızalara kazındı. Suikastle hayatını kaybedenler arasında 1911’de İstanbul’da öldürülen Kayserili gazeteci Zeki Bey ile 1996’daki Sabancı Center saldırısında yaşamını yitiren Özdemir Sabancı öne çıkıyor. İşte olayların kronolojisi, yargı süreci ve geride bıraktıkları etki…

Kayserili gazeteci araştırmaları yüzünden hedefteydi

Kayseri doğumlu gazeteci Zeki Bey, 1866’da dünyaya geldi. Küçük yaştan itibaren özel öğretmenlerle eğitim aldı; Galatasaray Lisesi’ni birincilikle bitirdi, Mülkiye Mektebi’nden (Siyasal Bilgiler) yine birincilikle mezun oldu. Dışişleri Bakanlığı Tercüme Kalemi’nde tercümanlık, Düyûn-ı Umûmiye’de “Önemli İşler Kalemi Müdürlüğü” görevlerinde bulundu; aynı zamanda uzun yıllar Fransızca öğretmenliği yaptı.

Gazetecilik ve araştırmacı kimliği

Zeki Bey, Avrupa yayınlarını takip ederek gazeteciliğe yöneldi; devlet memuru olması nedeniyle çoğu yazısına imza koymadı. İttihat ve Terakki’yi sert biçimde eleştiren yazıları; devlet borçlanmaları, kamu-sermayedar ilişkileri, krom madeni imtiyazları, Osmanlı Bankası ve Türkiye Milli Bankası ilişkileri gibi hassas konularda yürüttüğü araştırmalarla dikkat çekti. Bu incelemeler, dönemin bazı güçlü çevrelerinde ciddi rahatsızlık yarattı; bazı bakanların istifasına yol açtığı iddia edilen açıklamaları oldu.

Suikast ve yargı süreci

10 Temmuz 1911 gecesi Bakırköy Cevizlik’te yürürken arkadan yaklaşan iki saldırgan tarafından vurularak öldürüldü. Olay yerinde yaşamını yitiren 45 yaşındaki gazeteci, ertesi gün Seyyid Nizam Dergâh-ı Şerif’e defnedildi. Yapılan soruşturmada arşivlenmiş rüşvet belgeleri ve kişisel eşyalarına el konuldu; daha sonra bu belgelerden haber alınamadı. Olayın ardından yakalanan iki zanlı (Mustafa Nazım ve Çerkes Ahmet) yargılandı; 21. duruşmada her iki sanık 15’er yıl kürek cezasına mahkûm edildi. Mahkeme salonunda Zeki Bey’in avukatının “bu dava yalnızca bir cinayetin davası değil, belki de İttihat ve Terakki ile hukuk mücadelesidir” sözleri tarihe geçti.

Özdemir Sabancı'nın sanayi lideri olarak yükselişi ve trajik sonu

Kayseri'nin köklü Sabancı ailesinin tanınmış fertlerinden Özdemir Sabancı, 1941’de Adana’da dünyaya geldi. Manchester Üniversitesi’nde kimya mühendisliği eğitimi aldı; İsviçre’de ihtisas yaptı. Sabancı Holding bünyesinde SaSa Polyester, TemSa, ToyotaSa, PilSa, YazakiSa ve diğer üretim birimlerinin kurulması ve geliştirilmesinde öne çıktı. Toyota ile Türkiye’de ortak üretim tesisinin kurulmasına önayak olması, Sabancı’nın iş dünyasındaki başarısının simgelerindendi.

Kayserili ünlü şarkıcı Melek Mosso eşinden sarılarak boşandı!
Kayserili ünlü şarkıcı Melek Mosso eşinden sarılarak boşandı!
İçeriği Görüntüle

suikaste uğrayan kayserili isimler

Sabancı Center suikastı

9 Ocak 1996’da Sabancı Center’a düzenlenen silahlı baskında Özdemir Sabancı, ToyotaSA Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe hayatını kaybetti. Saldırıyı Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP/C) üyeleri gerçekleştirdiği açıklananlar arasındaydı. Olayın kamuoyunda yarattığı şok, Türkiye sanayi ve iş dünyasında derin iz bıraktı.

Fail, cezaevi ve iddialar

Suikastın sanıklarından Mustafa Duyar, 15 Şubat 1999’da Afyon E Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki bir isyanda diğer mahkûmlarca öldürüldü. Bazı iddialara göre Duyar’ın suikastle ilgili konuşmak istemesi engellendi; ayrıca daha sonra cezaevinde çıkan bir videoda, Karagümrük çetesi liderinin Duyar’ı öldürme emrini Tuğgeneral Veli Küçük’ten aldığını söylediği öne sürüldü. Bu tür iddialar dönemin soruşturmalarında ve kamu tartışmalarında geniş yankı buldu.

Suikastlerin toplumsal ve hukuksal yansımaları

Zeki Bey örneğinde görüldüğü gibi, araştırmacı gazeteciliğin riski ve devlet-özel çıkar ilişkilerini gündeme taşımanın bedelleri tarih boyunca tartışma konusu oldu. Arşivlerin ve önemli belgelerin soruşturmalar sırasında kaybolması ya da el konulması, kamuoyunun güvene dayalı bilgiye erişimi konusunda endişeler doğurdu.

Güvenlik, örgütler ve cezaevi uygulamaları

Sabancı suikastı sonrası tartışılan noktalardan biri, fail ve örgüt bağlarının ötesinde, cezaevlerinde örgütler arası ilişkilerin, mahkûm güvenliğinin ve adli sürecin nasıl işletildiği oldu. Faillerin cezaevinde öldürülmesi, soruşturmanın ardındaki bağlantılar ve “gizli güç” iddiaları, hem hukuki hem de siyasal boyutta kalıcı tartışmalar başlattı.

İz bırakan ölümler ve hafızada kalan sorular

Zeki Bey ve Özdemir Sabancı gibi Kayserili kökenli isimlerin suikastlerle hayatını kaybetmesi sadece bireysel trajediler değil; aynı zamanda dönemin siyasi dengeleri, iktisadi çıkar çevreleri ve adalet mekanizmalarına dair soru işaretleri bıraktı. Bu olaylar, gazeteciliğin bağımsızlığı, kurumsal güvenlik ve hukukun üstünlüğü tartışmalarını günümüze taşıdı.

Kaynak: Merve Erol