Covid-19 ile birlikte tüm dünyada olduğu gibi ekonomik ve toplumsal anlamda büyük sarsıntı yaşayan Türkiye, 2018 kur krizinin etkisini atlatamadan yakalandığı bu küresel krizde önemli bir dönüm noktasında. Dünyada tedarik ağı ve ticaret, özgür, demokratik ortamlara doğru yeni bir yol çizmeye hazırlanırken, tam anlamıyla krizden çıkış için 2021'i gösteren iş dünyası, Türkiye'nin yeni dünya düzeninde yer alabilmesi için serbest piyasadan vazgeçmemesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Patronlar Dünyası’nın haberine göre, piyasaya verilen yüklü miktarda krediler işletmelere zaman kazandırıyor. Elbette arz ve talepte yaşanan bu büyük duruş iflas oranlarını bu yıl artıracak. Ama verilen destekler sayesinde bunun bir zincirleme etkiye dönüşmesinin önlendiği düşünülüyor. İcra takipleri yeniden başladı. Taşların yerine oturması için biraz daha beklemek gerek. Hal böyleyken iflasın yanında ciddi de bir istihdam kaybı var. İstihdam destekleri her ne kadar hem işvereni hem de işçiyi bir nebze rahatlatsa da; destek sona erdiğinde karşılaşılacak olan tablo merak konusu.

Yoksullukla mücadele eden ve gelir kaybı yaşayan kesimin sanıyorum ki risk analistliği başka bir boyutta olmalı. Bırakın hangi otobüsün daha kalabalık daha sakin olacağına karar vermeyi, ulaşım ücreti bulmakta zorlanacak bir halk ile karşı karşıya kalabiliriz.