Kadınların tasarruf yapma oranı erkeklerden yüksek seviyede, yüzde 56,7 olarak ölçüldü. Tasarruf yapanların büyük çoğunluğu, birikimlerini evde altın ve nakit olarak muhafaza etmeyi tercih ediyor.

Bu mesleklerden birisini yapan acele etsin: 3150 kişi işe alınacak!
Bu mesleklerden birisini yapan acele etsin: 3150 kişi işe alınacak!
İçeriği Görüntüle

Evde Birikim ve Yatırım Tercihleri
Araştırmada, yastık altı altın birikiminin yüzde 35 ile en popüler tasarruf yöntemi olduğu görüldü. Evde nakit Türk Lirası ve dövizle birlikte birikim yapanların oranı yüzde 63’e ulaşıyor. Bankada vadeli hesap açanların oranı ise sadece yüzde 21’de kalıyor. Hisse senedi ve borsa yatırımları yüzde 19, altın ve değerli taş hesapları ise yüzde 18 oranında tercih ediliyor.

Gençler ve Yaşlılar Arasındaki Farklar
Tasarruf yöntemlerinde yaş grupları arasında belirgin farklılıklar var. 55 yaş üstü bireyler çoğunlukla altın ve nakit biriktirirken, 18-24 yaş aralığındaki gençler tasarruflarını daha çok hisse senedi ve borsa yatırımlarına yönlendiriyor. Gençlerin yüzde 28’i sermaye piyasalarında birikim yapmayı tercih ediyor.

Tasarrufu Engelleyen Faktörler
Gelir yetersizliği tasarrufu engelleyen en önemli faktör olarak öne çıkıyor. Katılımcıların yüzde 67’si düşük gelir nedeniyle tasarruf yapamadığını ifade etti. Yüzde 40’ı “elime geçen para az”, yüzde 25’i “çalışamıyorum”, yüzde 24’ü ise yüksek fatura ve temel giderler nedeniyle birikim yapamadığını belirtti. Bu durum borçluluk oranlarını da artırıyor; Türkiye’de her iki kişiden biri borçlu, kredi kartı borçları yüzde 46 ile başı çekiyor, banka kredileri yüzde 40 oranında. Tasarruf edemeyenlerde borç oranı yüzde 54’e kadar çıkıyor.

Alışveriş Alışkanlıkları ve Tasarruf
Vatandaşların alışveriş tercihleri de tasarruf eğilimlerini etkiliyor. Katılımcıların yüzde 55’i yalnızca zorunlu ihtiyaçları karşılıyor, yüzde 56’sı ise indirim ve kampanyaları bekliyor. Bu durum, ekonomik baskının tasarruf kapasitesini kısıtladığını ortaya koyuyor.

Türkiye’de tasarruf oranlarının düşük, borçluluk oranlarının ise yüksek olması, ekonomik güvenliği tehdit eden en önemli faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.

Kaynak: Haber Merkezi