Kayseri Haber / Kayseri’nin dağları, bir dönemin izlerini hâlâ saklıyor. Yılanlı Dağı eteklerinde anlatılan hikâyeler arasında, adı korkuyla, merakla ve zamanla efsaneyle anılan bir isim öne çıkıyor: Bozahmedin Osman. 19. yüzyılın sonlarında başlayıp Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan bu hayat, bir köy yolunda yaşanan olayla değişmiş; dağlarda geçen yıllar, cezaevi, kaçış ve sessiz bir ölümle sona ermişti.
Kaderi Bir Anda Değişen Bir Genç
1875 yılında doğduğu bilinen Osman’ın hayatı, genç yaşta karıştığı ölümcül bir olayla bambaşka bir yola girdi. Köy yolunda bir kişiyi vurmasının ardından “katil” damgası yiyen Osman için artık köyler değil, dağlar yurt oldu. Devletle ve düzenle bağı kopan Osman, kaderin ona biçtiği bu sert rolü kabullenmek zorunda kaldı.
Bu olaydan sonra Anadolu’da sıkça rastlanan bir kaderi yaşadı; dağlara çıktı, izini kaybettirdi ve uzun yıllar boyunca Yılanlı Dağı çevresini mesken tuttu. Zamanla adı, yalnızca bir kaçak olarak değil, bölge insanının dilinde dolaşan bir figür hâline geldi.
Cezaevi Kaçış ve Dağlarda Geçen Yıllar
Bozahmedin Osman’ın yaşamındaki kırılma noktalarından biri de 1935 yılı oldu. Bu tarihte Malatya Cezaevinde yattığı, ancak buradan kaçarak yeniden dağlara döndüğü anlatılır. Cezaevinden sonra düzene dönmek yerine tekrar dağ hayatını seçmesi, onun hikâyesini daha da efsaneleştirdi.
Yıllar boyunca izini kaybettiren Osman, Kayseri ve çevresinde dilden dile anlatılan bir isim oldu. Onu görenlerin, yardım edenlerin ya da sadece adını duyanların anlattıkları, zamanla gerçek ile rivayeti birbirine karıştırdı. Bu süreçte Osman, halk anlatılarında Yılanlı Dağı’nın “son efsanesi” olarak anılmaya başladı.

Sessiz Bir Ölüm Ardında Kalan Ağıt
1945 yılına gelindiğinde, dağlarda geçen uzun yılların bedeli ağır oldu. Soğuklar Osman’ın ciğerlerine zarar verdi ve hastalandı. Hayatının son günlerini Kayseri’nin Karaimam Mahallesi, Sokağı Çıkmazı’ndaki bir evde geçirdi. Aynı yıl hayata gözlerini yumdu.
Cenazesi Devlet Hastanesi morgunda yıkandı ve İyiler Mezarlığı’nda toprağa verildi. Ölümü sessizdi; ancak ardından anlatılanlar hâlâ yankılanıyor. En çok da atı “Rüzgâr” ile ilgili rivayet dikkat çekiyor. Söylentilere göre Rüzgâr, Reşadiye Karakolu önüne getirilip bağlandığında gözyaşı dökmüş, sahibinin yokluğunu hissettirmişti.
Osman’ın eşi Nimet Hanımın yaktığı ağıt ise bu hayatın ardında kalan en güçlü sözlü miraslardan biri olarak hafızalarda yer etti.
Bozahmedin Osman’ın hikâyesi bugün, Bozahmedin Osman adlı roman, yerel anlatılar ve Kayseri Ansiklopedisi gibi kaynaklarla yaşamaya devam ediyor. Gerçekle efsanenin iç içe geçtiği bu hayat, Kayseri’nin dağlarında hâlâ anlatılan bir hatıra olarak varlığını sürdürüyor.




