Geleceğimiz bir sınavdan ibaret olmamalı. Bu cümle, Türkiye'de milyonlarca öğrencinin ortak duygusunu yansıtıyor. Çünkü Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS), sadece bilgi değil; umut, baskı, stres ve çoğu zaman da tükenmişlik anlamına geliyor.
Öğrenciler için YKS, uzun bir yarışın son düzlüğü gibi. Yıllar süren emek, alınan özel dersler, sabahın erken saatlerinde başlayan ders programları ve çevresel baskılar... Bütün bunlar, tek bir hafta sonuna sığdırılmaya çalışılıyor. Bu da sınavın yalnızca akademik bilgi değil, aynı zamanda psikolojik dayanıklılık ölçümüne dönüştüğünü gösteriyor.
Ezber gücü, zekânın yerini mi aldı? Birçok genç, sistemin onları bir kalıba soktuğunu ve yalnızca puan odaklı düşündürdüğünü söylüyor. Başarının puanla ölçüldüğü bu anlayış, öğrencilerin potansiyellerini görmesini zorlaştırıyor. Puanı yettiği için istemediği bir bölüme yerleşen gençler, zamanla pişmanlık, motivasyon kaybı ve suçluluk duygusu yaşıyor.
YKS'nin en çok eleştirilen yönlerinden biri de, öğrencilerin karakterini, yeteneğini ve yaratıcı yönlerini göz ardı etmesi. Sınavda başarılı olamayan öğrenciler kendilerini yetersiz hissediyor; halbuki zekâ, beceri ve hayata karşı duruş tek bir testle ölçülemez.
Bir hafta sonunda geleceği belirleyen sistem 2024 YKS'sinde olduğu gibi, sınav günü yaşanan küçük bir dikkat dağınıklığı, sağlık problemi veya duygusal çöküş, tüm yılın emeğini gölgeleyebiliyor. Sistem, “ya kazandın ya kaybettin” mesajını bilinçaltına işliyor. Bu da öğrencilerde yetersizlik hissini derinleştiriyor.
Ailelerin tutumu da bu baskıyı artırıyor. Çocuklarını başkalarının başarısıyla kıyaslayan ebeveynler, farkında olmadan gençlerin ruhsal çöküşünü hızlandırıyor. Depresyon, kaygı bozukluğu ve tükenmişlik yaşayan pek çok genç, sesini duyuramıyor.
Sistemin dışına çıkanlar umut aşılıyor Tüm bu tabloya rağmen, bazı öğrenciler YKS’yi sadece bir araç olarak görüyor. Kimileri girişimcilik yoluna giriyor, sanatla ilgileniyor ya da yurtdışında alternatif kariyer yolları arıyor. Bu gençler için sınav, başarıya giden tek yol değil. Onlar, sistemin ötesinde de bir yaşam kurulabileceğinin farkında.
Adil sistem talep ediliyor Türkiye’deki gençlerin büyük çoğunluğu YKS’ye hazırlanırken aynı zamanda sistemin adil olup olmadığını sorguluyor. Ezber yerine analiz gücünü, test yerine proje üretimini, puan yerine potansiyeli değerlendiren bir sistemin hayalini kuruyorlar.
Fırsat eşitliği sağlanamayan bu sınav sisteminde, ekonomik durumu iyi olan öğrenciler daha avantajlı başlarken; diğerleri eşit olmayan bir yarışta mücadele ediyor. Bu da başarıya ulaşmayı yalnızca çalışmakla değil, imkânlarla da doğrudan ilişkilendiriyor.