Âşık Seyrani, Kayseri’nin Develi ilçesine bağlı Cam-i Kebir Mahallesi’nde 1807 tarihinde doğdu. Halk şairi Seyrani, nazmın her alanında ustaca eserler verdi. 19. yüzyıl gizemci halk şiirinin büyük ustası, haksızlığa, rüşvete, toplumsal dengesizliklere, ahlaksızlığa karşı kimseden korkmadan ve kimseden çekinmeden, inancının gereklerini de bir yana itmeden, şiirsel yapıdan ve söyleyişten uzaklaşmadan halkın içinde sazıyla etkin şiirlerini söylemişti.

Askerlik sebebiyle 1822 yılında gittiği Balkanlardan 1828 yılında Develi’ye dönmüş, ardından 1839 yılında Sultan Abdülmecid’in daveti ile bir süre İstanbul’da bulundu. Ancak devlet düzenindeki bozukluklara dayanamayarak gördüğü aksaklıkları hicvedince sarayın gazabına uğrayacağını düşünerek Halep’e kaçtı. Burada Kadiri tekkesinin şeyhleriyle sohbetlerde bulundu ve Şam ile Bağdat’taki ilim ocaklarını da gezdi. Askerlik dönüşü evlenen Seyrani’nin Seyfullah, Nasrullah, Emine, Zeliha, Havva ve Fatma adlarında altı çocuğu oldu.

Seyrani ismini almasının da bir hikmeti var

Halk ozanı Âşık Seyrani’nin “Seyrani” mahlasını almasının da bir hikmeti vardı. Bir yaz sabahı, mescit imamı olan babasının kapısı çalındı. Cemaat dışarıda kalmış, sabah namazı vaktini geçirmişti. Bu durum üzerine babası, mescidin kandillerini yakma görevini Seyrani’ye verdi.

Seyrani, kandilleri yakmak için mescide gitti. Kapıyı açtı ve kandillerin önceden yanmış olduğunu gördü. İçeri girdiğinde ise kandillerin ışığı altında saf tutmuş bir cemaatle karşılaştı. Bu cemaat; yeşil kavuklu, aksakallı, iri yapılı ve mehabetli kıyafetler giymiş kimselerden oluşuyordu. Gördüğü manzara karşısında korkuya kapıldı ve oracıkta bayıldı.

Seyrani, bu olaydan sonra günlerce ortadan kayboldu. Tüm aramalara rağmen bulunamadı. Ancak bir hafta sonra babası, onu Köşkpınar’daki gazel bağlarında baygın halde buldu.

Yaşadığı bu olaydan sonra Seyrani, “Mehmetlik” adını bıraktı ve “Seyrani” mahlasını alarak halk şairliğine adım attı.

Kayseri şivesi: Gadasını Aldığım'dan Nörüyon'a yüzyıllık miras
Kayseri şivesi: Gadasını Aldığım'dan Nörüyon'a yüzyıllık miras
İçeriği Görüntüle

Doğduğu şehirde hayatını yitirdi

Ömrünün büyük bir kısmını Kayseri’de geçirmişti Seyrani. Koşukları ve güçlü hicivleriyle, yaşadığı dönemin adeta edebî ve siyasî bir suretini çizmişti. Koşmalarında, Divan edebiyatının tüm inceliklerini yansıtmayı başarmıştı.

Birkaç yıl sürdüğü bilinen medrese tahsilini, cami imamı olan babasından almıştı. Asıl adı Mehmed’di; “Seyrani” ise şiirlerinde kullandığı mahlastı.

Âşık Seyrani, 15 Mayıs 1867 tarihinde, memleketi Kayseri’de vefat etti.

Âşık Seyrani’nin Örnek Şiiri:

Dök Seyrani gözden yaşı

Sağlıktır cümlenin başı

Merdin eşiğinin taşı

Kuş tüyünden yumşak olur

Kaynak: Haber Merkezi