Azerbaycan'da Karabağ Zaferi'nin 5. yıl dönümü!
Azerbaycan'da Karabağ Zaferi'nin 5. yıl dönümü!
İçeriği Görüntüle

Deprem uzmanı Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamada, “Adalar Fayı kırılacak” iddialarına katılmadığını belirterek, asıl tehlikenin Marmara Denizi’nin güneyinde olduğunu söyledi.

ASIL RİSK KUZEYDE DEĞİL, GÜNEYDE
Üşümezsoy, uzun yıllardır süregelen “Adalar Fayı kırılacak” tartışmalarına farklı bir bakış getirdi. Uzmana göre 1999 Gölcük Depremi, Adalar Fayı üzerindeki enerjinin büyük kısmını boşalttı. Bu nedenle, yeni bir kırılma beklenen bölgenin kuzeyde değil, güneyde olduğunu ifade etti. “Enerji 1999 sonrası güneye aktı, bu yüzden stres Çınarcık-Esenköy-Bozburun hattında yoğunlaşıyor” diyen Üşümezsoy, deprem tehlikesinin yön değiştirdiğini vurguladı.

“KIRILMIŞ BİR KEMİK KAYNAMADAN TEKRAR KIRILMAZ”
Tarihsel verilere de dikkat çeken Üşümezsoy, İstanbul çevresinde meydana gelen 1509, 1719, 1766, 1894 ve 1999 depremlerini hatırlattı. 1894 yılında kırılan fayın İstanbul ile Anadolu bloğu arasındaki stresi boşalttığını, doğu uzantısının ise 1999’da kırıldığını söyledi. Üşümezsoy, “Burada kırılmış bir kemiğin kaynamadan kırılamayacağı gibi, aynı bölgenin yeniden kırılması da mümkün değildir. Önce birleşip enerji biriktirmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

YALOVA AÇIKLARINA DİKKAT ÇEKTİ
Prof. Üşümezsoy’un analizine göre, Marmara Denizi’nin güneyinde, özellikle Yalova açıklarında biriken stres, önümüzdeki dönemde dikkatle izlenmeli. Uzman, “Kuzey hattında şu anda büyük bir enerji birikimi yok. Ancak güney hattında enerji sıkışması belirgin şekilde artıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bilim insanı, bölgedeki hareketliliğin düzenli takip edilmesi gerektiğini, ancak kamuoyunda paniğe neden olacak abartılı senaryolardan kaçınılmasının da önemli olduğunu söyledi.

Üşümezsoy’un açıklamaları, Marmara’daki deprem tartışmalarına yeni bir yön kazandırırken, özellikle Yalova ve çevresinde yaşayan vatandaşlar için dikkat çekici bir uyarı niteliği taşıyor. Uzmanlara göre, bu tür analizler hem yerel yönetimlerin kentsel dönüşüm planlamalarında hem de vatandaşların bireysel tedbirlerinde belirleyici rol oynayabilir.

Kaynak: Haber Merkezi