Dileği olan herkes Mırra kafeye gidiyor. “Maksat muhabbet” diyor, masalara oturuyor. Müşterilerine otantik bir hava sunan Mırra kafe dileği olanlara umut ışığı oluyor. Sadece kilimlere asılı olan dilekler değil, ahşap masalara yazılan yazılar ve çizilen karikatürler de dikkat çekiyor. Kafe’nin işletmecisi olan Hasan Fedakâr ise soyadı gibi fedakârca konuşuyor ve “gençler sevdikleri ile eğlenceli dakikalar geçirsin yeter.” diyor. Genç ve öğrencilerin hiç boş bırakmadığı kafede yalnızca iki kişi çalışıyor. Küçük ve sevimli kafe onları kendi evinde gibi hissettiriyor.
13 yıldır hizmet veriyor
2000 yılında kurulan kafenin işletmecisi Hasan Ferakar, otantik bir ortamda hizmet vermekten çok memnun olduklarını söyledi. Dilek kilimi uygulamasının çok uzun süre önce başlattıklarını belirten Fedakar, “müşterilerin yazdıkları yazıları kilimlere asması ile bu uygulama hayata geçti. Kilimler astığımız günden bu yana yazılar asılıyor. Herkes içinden gelen, istediği şeyi kağıda döküyor ve dilek kilimine asıyor. Tüm müşteriler yazıyor tabii ki. Sırf dilek kilimi için bile gelenler var. Burayı çok seviyorlar. Belli bir müşteri kitlemiz var. Gelen insanlar zaten belli. Yeni kişiler gelince buradan çıkmaz oluyorlar.” diye konuştu.
Dilek kilimi yeni aşklar başlatıyor
Müşteriler sadece dilek kilimine yazmıyorlar. Kafede bulunan ahşap masalar da müşterilerin yazdığı yazılar ve çizilen karikatürler ile dolu. Ahşap masaları kafenin otantik havasına uyması için koyduklarının altını çizen Hasan Fedakar şunları kaydetti: “gelen müşteriler dilek kilimine dileklerini astılar, masalara ise isimlerini yazdılar. Herkesin hoşuna gittiğini gördük. Böyle olunca da izin verdik. Genelde masalara karikatürler çiziyorlar ve isimlerini yazıyorlar. Dilek kilimi ise şiirler ve yazılarla dolu. Oraya yazı yazarak tanışıp, sevgili olanlar dahi oluyor. Yani yeni aşklar başlıyor. Bazen hızlı hızlı gelen müşteriler oluyor. Tabi suratlar da asık. ‘Ne oldu?’ diye soruyorum. ‘Sevgilimden ayrıldım’ diye cevap veriyor. Sonrada dilek kilimine astıkları yazıları söküyor. Bu tarz şeyler de gördüğümüz oluyor.” [Haber – Fotoğraf: Uğur Ayazsın]
