Sadece kendi çapımda düşüncelerimi ve yorumlarımı sizlerle paylaşıyorum. Kitapları okumadan önce ilk yazarını araştırırım. Kimdir, necidir, nerelidir?

Bugün son okuduğum kitaptan, yani Dostoyevski’nin şimdilerde yayın evleri tarafından Ezilmiş ve Aşağılanmışlar ismi ile basımı yapılan Ezilenler adlı kitabından ve yazardan kısaca bahsedeceğim.

Kitabın yazarı Dostoyevski, dünya edebiyatının en önemli yazarlarından birisi... Çocukluğu sarhoş baba ve hasta annesi arasında geçen yazar, kitapları ile büyüleyicidir ancak internette bazı sitelerde yazar ile ilgili çok ilginç bilgiler (doğruluğu teyit edilecek) ile karşılaştım. Dostoyevski’nin azılı bir kumarbaz, şehvet düşkünü gibi daha bir çok kötü özelliklerini okudum.

Ama romanlarına bakıyorum, büyülenmemek elde değil. Suç ve Ceza kitabının hala etkisindeyimdir, şimdi Ezilenler’i bitirdim, daha çok etkilendim.

Kitaba gelecek olursak, ne olacağını biraz kestirmek güç. Sürükleyici, ‘bir insan aşk için ne kadar ileri gidebilir ve neleri göze alabilir’ sorularının cevabını arayacaksınız (burası çok önemli çünkü garip bir aşk dörtgeni var) ve biraz da klişe olacak ama ‘birbirinizin dengi değilsiniz’ vurgusu yapılıyor.

150 yıla yakın bir zaman geçse de yazarın bu kitabı içerisinde beni çok etkileyen bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

*Duygusuz yüreklerde görülen kötü bir özellik: Bir şeyin sonunun iyiye değil de kötüye varacağını düşünmek...

*... acısını yaşamamız gerekiyor gelecekteyiz mutluluğumuzun... Hayatta ne çok acı var.”

*Ne bencil, ne yetinmek bilmez insanlarız bizler. Karşımızdakinin yüzüne en küçük bir değişikliği bağışlamayız. Ama niçin olmuştur bu değişiklik, orasını düşünmeyiz...

*Kişinin niçin, nasıl sevdiğini hiç kimse bilmez.

*İçime bir davranışımın kötü olduğu kuşkusu düşerse hemen yüreğime bakarım, o rahatsa ben de rahat olurum.

*Başkalarından saygı görmek istiyorsan önce kendine saygı göstermeyi öğrenmelisin.

*Başkalarına hatta en yakın dostlarımıza, sırası gelince kendimize bile itiraf etmekten çekindiğimiz ne varsa, hepsini korkmadan ortaya dökebilseydik dünyayı saracak pis kokudan hepimiz boğulurduk.

Kısacası 150 yıl önce de zengin çok zengin, fakir çok fakirmiş, 150 yıl önce de aşklar imkansız, sevgiler ölümsüzmüş.

Evet, okuyucularımıza Dostoyevski’nin bu romanını tavsiye ederim.