Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Sağlık Bilimleri Üniversitesi Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Külliyesi’nde düzenlenen AK Parti Gençlik Buluşmaları Kampüs Programı’na katılarak 81 ildeki 207 üniversiteden gelen öğrencilerle buluştu. Öğrencilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, programın açılışında gençlere hitaben, "Sevgili gençler, sevgili genç kardeşlerim her birinizi en kalbi duygularımla, sevgiyle selamlıyorum. Türkiye'nin pırıl pırıl yüzlü üniversiteli gençleriyle bir arada olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Gençlik buluşmaları, Türk siyasetine bizim kazandırdığımız, bizimle sembolleşen özgün bir programdır. Şimdiye kadar Konya'dan Bursa'ya, Samsun'dan Şanlıurfa'ya, Mardin'den Muğla'ya kadar birçok ilimizde gençlerimizle bir araya geldik. Hasbihal ettik, farklı konularda ufuk turu yaptık. Bu buluşmaların şahsen benim de ufkumu açtığını ifade etmek isterim. Gençlerin kalbinde yer edinmeye, gençlerle yoldaşlık etmeye, işte bugün burada olduğu gibi gençlerle ruh ve gönül sohbeti etmeye siyaset yolculuğumda hep özel önem verdim. Hayalini kurduğumuz Türkiye'nin umudu olan siz genç kardeşlerimden sadece cesaret değil, aynı zamanda ilham da aldık. Mesuliyetimizin büyüklüğünü gördükçe, başta gençlerimiz olmak üzere 86 milyonun esenliği için daha çok çalıştık, daha çok koşturduk. Bugün gençlik buluşmalarına yeniden 'Bismillah' diyoruz. Gençlik kollarımızın davetine icabet ettiğiniz için her birinize teşekkür ediyorum. Kısa bir takdimimin ardından sizlerden gelecek soruların şekillendireceği samimi bir sohbet yapmak istiyorum. Gençlik buluşmalarımızın Türkiye'deki tüm üniversitelerden böylesine geniş bir katılımla başlamasını da son derece kıymetli buluyorum" ifadelerini kullandı.
Programın yapıldığı binanın kendi siyasi hayatı açısından taşıdığı yere de değinen Erdoğan, 1998’de aynı salonda öğrencilerle yaptığı söyleşiyi hatırlattı ve yıllar sonra Cumhurbaşkanı olarak tekrar aynı mekânda gençlerle buluştuğunu söyledi. Gençliğin siyasetteki rolüne vurgu yapan Erdoğan, "23 yıllık iktidarımız boyunca da hep gençlerle omuz omuza yürüdük" dedi.
Konuşmasında gençlere eğitim ve hedefler konusunda da mesaj veren Erdoğan, "Hangi alanda eğitim alıyorsanız, en iyisini almaya çalışın" çağrısında bulundu; gençlerin provokasyonlara karşı dikkatli olması gerektiğini belirtti.
“Benim Bayrağım Yerde Duramaz”
Erdoğan, yabancı liderlerle Türkçe konuştuğu anların yer aldığı videoya ilişkin değerlendirmesinde, milli duruş vurgusu yaptı ve şu sözleri dile getirdi: "Her şeyden önce kendimize inanacağız ve yolculuğumuzu kendimiz olarak yürüyeceğiz. Hiçbir zaman şaklabanlığa prim vermeyeceğiz. Biz olacağız ve biz olarak yolumuza devam edeceğiz. Çocukluğumdan, gençliğimden bu yana hep bu anlayışla büyüdüm. Hocalarımın bana verdikleri terbiye de hep bu istikamette oldu. Kimseye prim vermeden, her şeyden önce kendi yağımızla, kendimiz gibi büyüyerek geleceğe yürüdük. Tabii kimlerden hangi terbiyeyi aldık, bu çok ama çok önemli. Beni tanıyanlar, bilenler bilir; şiirlerimde yazdığım değil, okuduğum şiirlerimde hep Akif vardır. Evet, hep Akif'i okurum. Hep Necip Fazıl'ı okurum. Çünkü onlarla yetiştim, onlarla büyüdüm. Bunun aksini inkâr edemem ki. İşte diyor ya: 'Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, Hakk'ı tutar kaldırırım. Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu.' İşte böyle yetiştim. Bu anlayışla yetişmiş bir genç olarak aksini söylemek mümkün mü? Değil. Bununla birlikte gençlik kollarında başkanlık yaptığım dönemler dahil olmak üzere bütün genç arkadaşlarıma da hep bu anlayışı aşılamanın gayreti içinde olduk. Sağ olsun genç arkadaşlarım, kardeşlerim de bu anlayışla yetiştiler, yetişmeye de devam ediyorlar. Ve çok çok önemli bir husus var. Tabii ki Türkçe konuşacağım derken de işte bu anlayıştan gelen bir duruşla bunu söyledim. Şimdi uluslararası toplantılarda bütün liderleri görüyoruz; hepsini tanıdık, bildik. Bir gün baktım, orada bayrağımız yerde duruyor. Hemen yerden kaldırdım, aldım ve cebime koydum. Bu milli ruhtur, bu milliliktir, bu yerliliktir. Yerlere her milletin bayrağını koymuşlar ama kimsenin umurunda değil. Ama benim umurumda. Benim bayrağım yerde duramaz. Onu kaldırmak zorundayız. Bayrakların yanına geldiğimizde baktım, benim bayrağım yerde duruyor. 'Niye bayrak yerde duruyor?' dedim. Koy oraya bir numara ama bayrak yerde duramaz. Aldım ve hiç unutmuyorum, Angela Merkel ben bayrağı oradan alıp cebime koyunca gülmeye başladı, şaşkın şaşkın bana baktı. Ben de hamdettim. Çünkü bu bayrak yerde duramaz. Unutmayın, sizler de hiçbir zaman bu bayrağımızı yerde süründürmeyeceksiniz".
“Mağaralar Boşaldı, Silahlar Yakıldı, Yakılıyor”
Bir öğrencinin “Terörsüz Türkiye” ifadesinin neyi anlattığına dair sorusu üzerine Erdoğan, terörün bölgeye ve eğitim hayatına etkilerini anlattı; güvenlik birimlerinin koordinasyonuyla yürütülen çalışmaları hatırlattı ve şu değerlendirmeyi yaptı: "Yıllarca Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu, özellikle bu bölgeler hep terörle yoğruldu. Bu terör öyle bir sirayet etti ki, başta sizin üniversiteniz olmak üzere üniversitelerimizin içinde dahi gençlerimiz sağlıklı bir şekilde okuma imkanı bulamadı. Halka baktığımız zaman da Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da terör acayip şekilde kan götürdü. Birçok insanımızı bu bölgelerde kaybettik. Dedik ki, bizim bu işi aşmamız lazım. Oturduk askerimizle, polisimizle, hepsiyle bu işi değerlendirdik. 'Terörsüz bir Türkiye'yi nasıl inşa ederiz?' dedik. 'Yapar mıyız bunu?' diye sorduk. Tüm arkadaşlarımız, 'Yaparız' dediler. Bütün istihbarat teşkilatımız, hükümetimiz, kabinemiz hiç ağırdan almadan, hafife almadan bu adımı atacağız dedi. Süratle terörsüz Türkiye adımını atalım dedik ve attık. Şu an itibarıyla gerek Güneydoğu'da, gerek Doğu Anadolu'da, belki birkaç mağara kaldı ama bunun dışında her yeri temizledik. Bu temizlik harekatı da devam ediyor. Parlamentodaki arkadaşlarımız da terörsüz Türkiye ile ilgili görevlerini üstlendiler ve bu çalışmaları süratlendirdik. Bu şekilde devam ediyor. Mağaralar boşaldı, silahlar yakıldı, yakılıyor. Şu an itibarıyla da hamdolsun Güneydoğu'ya ve Doğu Anadolu'ya artık bir sulh ve sükun gelmiş vaziyette. Güvenimiz var, eminiz. Artık yaylalara, dağlara herkes rahatlıkla çıkıyor. Çobanlar koyunlarını, kuzularını rahatlıkla otlatabiliyor".
Baykar ve “Kızılelma” Mesajı
Bayraktar’ın savunma ve teknoloji vizyonundaki rolüne ilişkin soruya yanıt veren Erdoğan, test ve kabiliyet vurgusu yaparak, "Gerek Akıncı gerek Kızılelma, bunlar şu anda kendi füzemizi havada ateşleyerek, hamdolsun hedefi vurma noktasına geldiler. Bu, Türkiye için çok çok önemli bir adım. Bugünleri de gördük Allah'a hamdolsun. Kendi Kızılelma'mızla, kendi füzemizle havada atışlar yaparak netice alma konumuna geldik. Bunun için özellikle Baykar Grubu'na şahsım ve milletim adına çok çok teşekkür ediyorum. Hakikaten nasıl bir heyecan içinde olduklarını kendilerinden dinledikçe, gördükçe ben de daha çok heyecanlanıyorum. Ve bununla birlikte şunu görüyoruz: Demek ki bu millet istediği zaman yapar. Ama bizim çok daha önemli işlerimiz de var, onu da söyleyeyim. Yapacak çok işimiz var, hafife alınacak işler değil. Bununla ilgili olarak gerek silahlı kuvvetlerimiz gerek özel sektör, başta Baykar olmak üzere birçok alanda adımlar atıyoruz. Yatırımlarımıza devam ediyoruz, devam edeceğiz. Tabii burada özellikle İsrail'in yaptığı ihanetleri bir kenara koymak mümkün değil. Ama bu ihanetlerin karşısında en büyük güç kimdir, neresidir derseniz; burasıdır. Bunu birlikte yapacağız. Zaten sizin gözlerinizde ben o inancı, o güveni görüyorum" dedi.
Şiir, Cezaevi Süreci ve “15 Ay Sonra” Vurgusu
Erdoğan, Ziya Gökalp’e ait “Minareler süngü, kubbeler miğfer” dizelerini içeren “İlahi Ordu” şiirini okuması nedeniyle yaşadığı süreci hatırlatarak, "Bu, aynı zamanda Ziya Gökalp'le eş anlamlı olarak da söylenen bir şiirdi. Ama buna rağmen ne olursa olsun kimin okuduğu önemliydi. Oradan yaklaşılarak hemen dava açıldı. Hayırlısıyla biz de cezaevine gittik. Ama bakın oradan çıktık. Fazla sürmedi, 15 ay sonra siyasette kapılar bize farklı bir şekilde açıldı. Yeni bir dünya kuruldu ve Türkiye'de yeni bir dönemin kapıları açıldı" ifadelerini kullandı.
Programda bir öğrencinin, söz konusu şiirin CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından okunmaya çalışıldığını söyleyip video izletmesi üzerine Erdoğan’ın tepkisi de salonda gülümsemelere neden oldu. Erdoğan, görüntüler sonrası, "Karıştırdı ya, ‘minareler' mızrak oldu" dedi.
Stoltenberg Anısı ve NATO Süreci
Bir öğrencinin, eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in anı kitabında yer verdiği “mısır” hatırasını sorması üzerine Erdoğan, Dolmabahçe’deki görüşmeye dair ayrıntıları paylaştı ve şunları söyledi: "İstanbul Dolmabahçe'de bir ziyareti olmuştu Stoltenberg'in. Mısırla kestanenin de mevsimiydi. 'Mısırla tanışır mısın?' dedim. Baktım, biraz zor tanışıyor. Ben de, 'Ben çok severim, sana da ikram edeyim' dedim. 'Mısır kestanesi olmaz' deyince arkadaşlara, 'Hemen mısır aldırın' dedim. Kestaneyle beraber o gün orada bir mısır yedik. Fakat böyle bir hatıratında bunları zikredeceğini, oraya koyacağını nereden bileyim? Sağ olsun var olsun. İyi bir insandı, hoş bir insandı. Onunla uzun yıllar beraber çalıştık. Temenni ederim ki inşallah Rutte de, aynen Stoltenberg gibi bu süreci devam ettirir".
Ayrıca Erdoğan, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde NATO zirvesine ev sahipliği hazırlıklarına değinerek, "Ülkemiz Türkiye, hamdolsun dünyada farklı bir yere, farklı bir konuma sahiptir. Hem liderlik noktasında hem de şu an itibarıyla inşallah NATO Zirvesi'ne Türkiye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Ankara'da NATO Liderler Zirvesi toplantısını gerçekleştireceğiz. Daha önce İstanbul'da yapmıştık, şimdi de Ankara'da bu zirveyi yapacağız. Tabii Ankara'da bir ay yıldız konsepti hazırlıyoruz. Bu ay yıldız konsepti içinde Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ayrı ayrı kuvvet komutanlıklarını aynı yerde inşallah bir araya topluyoruz, toplayacağız. NATO Liderler Zirvesi'ni de yapmakta olduğumuz bu komplekste inşallah gelecek misafirlerimizi ağırlayacağız. Güzel bir kompleks hazırlıyoruz. İnşallah bunu NATO Liderler Zirvesi'ne yetiştirmenin hesabı içerisindeyiz. Çünkü liderlere bu yakışır. İşte bizim Külliyemizin biliyorsunuz özellikleri var. Gerek Millet Kütüphanemiz gerek oradaki diğer alanlarla birlikte gelen bütün misafirleri ağırladığımız yerler, onların farklı hatıralarla ayrılmasına da vesile oluyor. Şimdi Ay Yıldız Kompleksi ile de yeni bir güç katıyoruz. Yeni bir kompleksle inşallah dünyaya mesajımızı vereceğiz." dedi.
Malatya ve Adıyaman vurgusu
Deprem bölgesindeki çalışmalar ve sosyal konut projelerine ilişkin soruyu yanıtlayan Erdoğan, Malatya’daki konut inşasına dikkat çekerek, "Malatya, gerçekten çok büyük darbe yiyen illerimizden bir tanesiydi. Şu an itibarıyla Malatya'da 350 bine yakın konutu ayağa kaldırdık. Sağ olsun ilgili bakanım ve ekibi çalışmalarını burada kararlılıkla yürütüyorlar. Ve sadece konutlar değil, bunun yanında deprem konutlarıyla beraber köy evlerini de yapıyoruz. Köy evleriyle de buralarda çok farklı bir hava estiriyoruz. Yani özellikle CHP'nin 'Bunlar bunu yapamaz, yetiştiremez' dedikleri yerlerde biz hem deprem konutlarını yaptık, hem köy evlerini yaptık ve artık vatandaşlarımız yerleşir hale geldi. Bir taraftan inşa ediyoruz, bir taraftan da açılışlar ve deprem konut teslim törenlerini yapıyoruz. Şimdi önümüzde inşallah aynı şekilde Adıyaman ile ilgili adımlarımız olacak ve oradaki konutları da yavaş yavaş teslim etmeye başlayacağız" ifadelerini kullandı.
“Allah’a Hesap Veremeyiz”
Gazze’de Türkiye’nin girişimleriyle sağlanan ateşkesin kalıcılığına dair soruya Erdoğan, Türkiye’nin diplomatik girişimlerini ve uluslararası platformlardaki tutumunu anlatarak, "Tabii bize düşen görev esbaba tevessüldür. Gerisi Allah Kerim. Biz her türlü adımı atıyoruz. Az önce de yine gördünüz Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bu konuşmayı yaparken, karşımda masalarda İsrailli delegeler vardı. Onların yüzlerine baka baka o konuşmayı yaptım. Korkaklarla savaşa gidilmez. Biz korkak değiliz. Bizim hükmümüz var ya; 'Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmetine râm ol. Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.' Biz bu yola böyle çıktık ve hamdolsun bunun neticesini de aldık. İşte Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığımız konuşmalar, özellikle Gazze'nin daha çok dayanma gücüne erişmesine vesile oldu. Aynı şekilde yine Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda dar kapsamlı olarak Sayın Trump'la yaptığımız toplantıda da özellikle Müslüman ülkelere mesajımızı verdik. Ama burada Türkiye olarak bizim söylediklerimiz, Trump'ın yanında iz bıraktı. Bundan sonraki süreçte de aynı şekilde kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Bundan geri adım atmak yok. Geri adım atarsak Allah'a da, Gazze'ye de bunun hesabını veremeyiz" dedi.
“Kıyafetim Nasıl?”
Marmaris ziyareti sırasında dikkat çeken kıyafet tercihleriyle ilgili soruyu da yanıtlayan Erdoğan, esprili bir dille, "Kıyafetim nasıl? Siz beğendiyseniz mesele yok. Ama tabii ki eşimin de bunda katkısı oluyor. Kravatımdan gömleğime kadar kendisiyle istişare ederek adım atıyorum. Bugüne kadar da pek yanılmadık. İyi gidiyoruz" ifadelerini kullandı.
“Haftanın İki-Üç Günü Basketbol”
Spor geçmişine ilişkin değerlendirmesinde ise Erdoğan, amatör futbolla başlayan serüvenini ve bugün sporla ilişkisini anlatırken şu açıklamayı yaptı: "Ben, imam hatip okulu sıralarındayken İstanbul'da cami altında amatör futbola başladım. Bir tarafta imam hatip okulunda eğitim görürken, diğer tarafta amatör futbol oynadım ve üniversiteye başlayana kadar bu süreç devam etti. Üniversiteye başladığımda ise bu defa İETT'ye bir transfer yaptım. Oradan da nasibimizi aldık. Hem evliliğimiz hem de İETT'den aldığımız transferle birlikte benim için amatör kümede yeni bir süreç başladı. Fena değildik, başarılı bir futbol sürecimiz oldu. Yaklaşık 14-15 yıl futbola devam ettim. Bu 14-15 yıllık futbol hayatım boyunca siyasete hiçbir zaman ara vermedim. Siyaseti de futbolla birlikte sürdürdüm. Şimdi tabii futbol bizim için artık bir mazi oldu. Ama bu kez de haftanın iki-üç günü basketbol oynayarak yolumuza devam ediyoruz. Gençlik ve Spor Bakanımız da benim takımımda, İbrahim Kalın Bey karşı takımda. Başarımız iyi. Bazıları, 'Size torpil var mı?' diyorlar. Ben de diyorum ki, benim torpille filan alakam yok. Ama basketbolda iyiyiz ve şu anda onu da başarıyla sürdürüyoruz. Basketbolda milli takımımız da biliyorsunuz iyi gidiyor. İnşallah Dünya Kupası'na da gidecek gibi bir havamız var. Önümüzde Sırbistan maçı var, üçüncü maçımız. Bu maçta da Sırbistan'ı yenersek önümüz daha da açılacak. İlginize, alakanıza teşekkür ediyorum. Sporla ilgilenmeniz hakikaten çok çok faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Bütün arkadaşlara da şu anda, lisesinin ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin spordaki konumu nedir, ne değildir bilemiyorum ama hayırlı olsun diyorum."
Program sonunda AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Yusuf İbiş’in, Erdoğan’ın gençlik yıllarında çalışarak aldığı ilk kitap olarak aktarılan ve 1951’de altı cilt halinde basılan “Hukuk-ı İslamiye ve Kamusü'l-Ahkâm”ın ilk baskısını Ankara’daki bir sahaftan temin ederek hediye ettiği belirtildi. Etkinliğin sıcak bir atmosferde geçtiği; sanatçı Ekin Uzunlar’ın şarkılar seslendirdiği, Ahmet Kaya’nın “Şiire Gazele” eserinin sunulduğu ve tanıtım filmleriyle programın devam ettiği kaydedildi.





