Dünyada büyük başarıların hikâyelerine baktığımızda, ortak bir noktayı hemen fark ederiz: Hiçbiri tesadüfen gerçekleşmemiştir. Hepsinin arkasında, işine tutkuyla bağlı insanlar vardır.
Bir insan yaptığı işe gerçekten inanıyorsa, o iş artık yalnızca bir görev olmaktan çıkar; anlamı olan bir yolculuğa dönüşür. Ve bu yolculuk, çoğu zaman başarıya giden en güçlü adımı oluşturur.
Sevmeden yapılan bir işte ilerlemek, rüzgâra karşı yürümeye benzer. Yorgunluk zorlar, engeller moral bozar, motivasyon hızla tükenir. Fakat işini seven biri, aynı engelleri fırsata çevirebilir. Çünkü sevgi, insanın içindeki direnç mekanizmasını ateşler. İnanç ise yolun sonundaki ışığı görmesini sağlar.
Bir insan hem inanıp hem seviyorsa artık durdurulamaz bir güce sahiptir. Çünkü ne yaptığıyla gurur duyar, zorluklardan yılmaz, her gün yeni bir şey öğrenmeye isteklidir. Bu da başarıyı kaçınılmaz hale getirir.
Bugün dünyayı değiştiren isimlere bakın; hepsi tutkularının peşinden gitmiş, sevdikleri işe bütün kalpleriyle sarılmış insanlar. Başarıları da bu yüzden kalıcıdır.
Kısacası, büyük işler başarmanın yolu zorluklardan kaçmaktan değil, o zorluklara sevgi ve inançla göğüs germekten geçer. İnanarak yapılan her iş, sonunda mutlaka meyvesini verir.