Kayseri Şivesinin Kökeni
Kayseri şivesinin, Oğuz Türklerinin Anadolu’ya göçüyle beraber şekillenmeye başladığını söyleyebiliriz. 11. yüzyılda Malazgirt Zaferi (1071) ile beraber Kayseri, Anadolu’ya gelen Oğuz boylarının yerleşim bölgelerinden biri oldu. Bu dönemde Oğuz boylarının kullandığı dil, Kayseri şivesinin temelini oluşturdu.
Selçuklu - Beylikler Dönemi
Selçuklular döneminde ise Kayseri, önemli bir merkez şehir konumuna geldi. Medrese, kervansaray ve cami gibi yapıların yoğunluğu, eğitimli kesimlerin Kayseri halkının dili üzerinde etkili olmasına neden oldu. Ancak bütün etkilere rağmen halk dilinde Kayseri şivesi korundu.
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi ve Sonrası
Osmanlı dönemiyle beraber birçok Anadolu şehrinde olduğu gibi Kayseri’de de halk dili büyük ölçüde kendi yerel dil yapısını korumayı başardı. Kayseri şivesi, Osmanlı’nın resmî dilinden ve İstanbul Türkçesinden her ne kadar etkilenmiş olsa da dil yapısını korudu ve şehrin kırsal bölgelerinde daha yaygın bir şekilde konuşuldu.
Kayseri Şivesinin Özellikleri
Fonetik Özellikler yani (Ses Bilgisi Özellikleri):
“ğ” harfi yokmuş gibi okunur: Dağ → daa, Yağmur → yaamur
Uzun sesliler sık kullanılır: Ben gidiyorum → Ben gidirim, Ne yapıyorsun → Nörüyon
Kelime sonundaki “r” sesi yutulur ve belirsizleşir: Gelir → Gelii, Yapar → Yapaa
Yumuşama: Çocuk → Çocuu, Yemek → Yemeey
Bazı Kelimeler Halk Ağzına Özgü Kullanılır:
Yola çıkmak (yola çıkmak), gocalamak (yaşlanmak), dırdır etmek (sürekli konuşmak)
Bazı Fiiller Farklı Biçimlerde Kullanılır:
"Gelevereğem" (Geleceğim), "İtivereeyim mi?" (İteyivereyim mi?)
Dilin Kullanımı ve Üslubu:
Konuşmalar genellikle hızlı olur ve ses tonlaması serttir. Bu, dışarıdan "kaba" gibi algılanır ama halk arasında bu doğallığı ve samimiyeti temsil eder. “He mi?” veya “Daa” gibi ünlemler ve onay ifadeleri sık kullanılır. Mizah ve laf sokma sanatı ustalık ve tecrübe ister; özellikle atasözü ve deyimler kullanılarak konuşmak yaygındır.
Kırsal Bölgeler ile Şehir Merkezi Arasındaki Fark
Kırsal bölgelerde (köylerde) daha belirgin ve geleneksel bir Kayseri şivesi konuşulurken; şehir merkezinde ise Kayseri şivesi birazcık İstanbul Türkçesi ile karışmış, ancak yine de tonlama ve bazı deyimler korunmuştur.
Dilbilimci Sami Karayel ve Zeynep Korkmaz gibi Türk lehçeleri ve ağızları üzerinde çalışan uzman isimler, Kayseri şivesinin Orta Anadolu Ağız Grubu içinde yer aldığını belirtir. Bu grup içinde Kırşehir, Yozgat, Nevşehir, Niğde gibi şehirler Kayseri şivesiyle benzerlik gösterir.
Popüler Kültür ve Eğlence Sektöründe Kayseri Şivesi
Kayseri şivesinin, Türk mizahında sıkça kullanıldığı görülmektedir. “Cem Yılmaz”, “Şoray Uzun” ve “Erdal Tosun” gibi ünlü isimler Kayseri ağzını şovlarında kullanmıştır. Kayseri şivesi, Anadolu'nun tarihsel Türkçesinin yaşayan ve karakteristik olan en önemli dil örneklerinden birisidir. Kendine has kelime yapıları, sesleri ve tavırlarıyla hem kültürel hem de dil tarihi anlamında değerli bir miras niteliği taşır.
Şiveye değil insanın özüne bakılmalı!
Şehir değiştirip aynı zamanda diline, kültürüne sadık kalmak isteyen birçok birey, şivesi nedeniyle alay konusu olabiliyor. Uzmanlar bu durumu “şive ayrımcılığı” olarak tanımlıyor ve bunun insan psikolojisini derinden etkilediğini belirtiyor. Psikolog Dr. Ebru Aydın’a göre, “Bir bireyin konuşma şekliyle alay edilmesi, onun özgüvenini zedeleyebilir.
Bu durum zamanla içe kapanmaya, aidiyet duygusunun zayıflamasına neden olabilir. Halbuki şiveler kültürel zenginliktir." “Bizim Şiveyle Samimiyet, Hakkaniyet Vardır” İnsanlar lafın şekline değil, özüne bakmalı.” “Kayserili Olmak, Hesabını Bilmek Demektir” Toplumda Kayserililere dair oluşan “cimri” yaftası da hâlâ sürüyor. Oysa ki Kayseri insanı birikim yapmayı seviyor.
Şiveler dillerin kimliğidir
Şive, bir bölgenin ruhudur. İstanbul Türkçesi makbul görülebilir ama Türkiye’nin kültürel mozaiği, sadece İstanbul’dan ibaret değil. Kayseri şivesi, tıpkı Karadeniz’in “ha uşak”ı, Ege’nin “be ya”sı gibi Türkiye’nin kimliğidir.