Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi içerisinde açılan Mutfak Sanatları Merkezi, zengin menüsü, modern mimarisi ve yöresel mutfağa kattığı vizyon ile kamuoyunda dikkat çekti. Ancak bu önemli yatırım, her kesimden vatandaşa hitap etmekten oldukça uzak bir profille karşımızda duruyor.
Mekâna olan yüksek ilgi, rezervasyonsuz müşteri kabul edilmeme politikası ve ciddi fiyat seviyesi, bu kamusal projenin erişilebilirliğine gölge düşürüyor. Amaç kamu yararına ama gerçekler elit bir hizmet profili çiziyor.
Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç tarafından yapılan açıklamada, Mutfak Sanatları Merkezi’nin Kayseri’nin gastronomi kültürüne katkı sunmak, turizmi canlandırmak ve şehrin tanıtımına hizmet etmek amacıyla kurulduğu vurgulandı. Açıklamalarda özellikle merkezin hem eğitim hem kültürel tanıtım açısından önemli bir rol oynayacağı ifade ediliyor. Ancak uygulamada durum ne yazık ki böyle değil.
Kamu kaynaklarıyla finanse edilen, KAYTURA’ya bağlı olarak işletilen bu tesisin, şehir halkının geneline açık ve ulaşılabilir olması beklenirken, ortaya çıkan tablo tam tersini işaret ediyor.
Giderek lüksleşen menüsü, yüksek fiyat politikası ve rezervasyon şartı, projeyi halkın gündelik yaşamında ulaşabileceği bir mekân olmaktan uzaklaştırıyor. Bu durum da kamu yatırımlarının “toplumun geneline hizmet etmesi” ilkesiyle çelişiyor.
Rezervasyonsuz alım yok
Açıldığı günden bu yana büyük bir ilgiyle karşılanan merkez, artık neredeyse randevusuz girilemeyen bir yapıya dönüşmüş durumda. Hafta içi 10.00-21.00, hafta sonu ise 09.00-21.00 saatleri arasında hizmet veren mekâna giriş için rezervasyon şartı konulması, spontane bir ziyaretin önünü kesiyor.
Röportaj yaptığımız Emine Yeter, bu durumu şöyle aktarıyor
“Mekan çok güzel, yemekler çok lezzetli ama halktan kopuk bir sistem kurulmuş. Kayseri’de yaşayan biri olarak canım çekse, ‘akşam yemeğe gideyim’ desem gidemiyorum. Telefonla rezervasyon almadan geleni kabul etmiyorlar. Üstelik yer bulmak da kolay değil. Bu, kamuya açık bir hizmet değil, daha çok davetli gibi davranılan özel bir alan haline gelmiş.”
Menünün Kayseri mutfağının en seçkin örneklerini sunduğu inkâr edilemez. Ancak fiyatlar ortalama bir vatandaşın, özellikle asgari ücretle geçinenlerin bu mekândan faydalanmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor.
Serpme kahvaltı: 550 TL
Bamya çorbası: 250 TL
Fırın ağzı: 625 TL
Kayseri mantısı: 375 TL
Kuzu kaburga dolması: 1.950 TL
Bu fiyatlar yalnızca bir lüks restoranı değil, aynı zamanda kamu hizmeti iddiasındaki bir tesisin gerçekliğini sorgulatıyor. Hele ki bu tesisin bağlı olduğu KAYTURA’nın diğer mekanlarıyla kıyaslandığında fiyatların daha da “tuzlu” olması, halk arasında adil olmayan bir farkındalık yaratıyor.
Halka hizmet mi, seçilmişe sunum mu?
Kamusal hizmetlerde en temel ilke, toplumun geniş kesimlerinin bu hizmetlerden eşit ve adil şekilde yararlanabilmesidir. Mutfak Sanatları Merkezi’nin mimari ve hizmet kalitesi bakımından yüksek standartlara sahip olması elbette takdir edilecek bir detay.
Ancak bu standartlar, kamusal erişimi ortadan kaldırmamalı. Lüks bir restoranın çizgisinde fiyatlarla, rezervasyon sistemiyle ve sınırlı erişimle sürdürülen bir yapı, ne yazık ki halka hizmet değil, elit bir gruba sunum haline gelmiş görünüm yaratıyor.
Elbette her belediyenin, gastronomi gibi tanıtıma açık ve turistik değeri yüksek alanlara yatırım yapması doğaldır. Ancak bu yatırımların; halktan kopmayan, sosyal kapsayıcılığı önceleyen ve ekonomik çeşitliliği gözeten bir yapıda kurgulanması gerekir. Mutfak Sanatları Merkezi, sahip olduğu potansiyel ve vizyonla Kayseri’ye değer katabilir, ama bu değerin halktan uzaklaştığı noktada amacını da kaybetmesi mümkündür.
