Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin 1866 yılında kaleme aldığı ve 153 yıldır hala revaçta olan kitabı…

Bazı kesimlerin ‘bir katil ile fahişenin hikayesi’ gibi basite indirgemeye çalışsa da bence olağanüstü konulara muhteşem bir betimleme ile değinilmiş.

Kitapta, feci şekilde yokluk ve yalnızlık hissi çeken eski bir hukuk öğrencisinin çifte cinayet ‘SUÇ’una ve sonunda sürpriz bir ‘CEZA’ almasına tanık olacaksınız, ayrıca birbirinden ilginç hikayeler karşınıza çıkacak.

Bu kitabı zaman buldukça, tramvayda, otobüste, evde, iş yerinde soluksuz okudum.

Kitapta bir insanın ruhunun derinliklerine ne kadar inilirse o kadar inilmiş.

Çok dikkatimi çeken bölümleri not aldım.

Okuduğum herhangi bir kitabın incelemesini, eleştirisini kolaylıkla yapabilirdim, fakat bu kitap için şu andan itibaren neler yazmam gerektiği üzerinde bir karara vardığım söylenemez.

İki bölüm olarak sizlerle o not aldıklarımı dilim döndüğünce köşe yazımda yorumlamak istiyorum.

Fakirliğinin güzel ve parlak bir hayat kurmasına izin vermeyeceğine inanan genç bir hukuk öğrencisinin, yaşlı tefeci kadını öldürüp parasını çalmayı planlamasıyla başlayan hikâyesinde kahramanımız Raskolnikov’un ikilemlerinden, iç çatışmalarından hareketle insanlığa sorduğu ahlaki ve felsefi sorularla kafaları iyice karıştırıyor.

Cinayeti asla ama asla meşru gösterdiğini düşünmüyorum aksine bir cinayet işleyen kişinin içerisinde yaşadığı buhranı gözler önüne serdiği apaçık ortadadır.

Bir göz odada fakirliğin dibine kadar çökmüş eski bir öğrenci… Çok uzaklarda olan anne ve kız kardeşinin bu genç için mücadele etmesi…

O öğrenci Raskolnikov… Yaşadığı burhan yüzünden krize girer, kız kardeşinin kendisi yüzünden hiç sevmediği zengin birisi ile evlenmeye kalkışmasına çok kızar, olaylar öyle bir gelişir ki hiç beklenmedik şeyler yaşanır.

Dostoyevski, kahramanımızın hayata bakış açısını, teorilerini, toplumsal ahlakı sorgulanmasını, ailesini ve aile ilişkilerini, dostlarını, düşmanlarını, tüm bunlarla olan ilişkilerini muhteşem bir betimleme ile gözümüzün önünde canlandırıyor.

Kitabın kahramanı Raskolnikov’un kız kardeşinin namusuyla bir hizmetçilik yapmak istediği ancak o genç kızın üzerine çamur atmak isteyenlere yazar Dostoyevksi şöyle söylüyor: “Sizce yoksul ama namuslu bir kız namusuyla çalışarak yeterince para kazanabilir mi? Namuslu bir kızsa özel bir takım yetenekleri de yoksa bütün gün durmadan dinlenmeden çalışsa günde on beş kapikten fazlasını kazanamaz.”

Tabi bu atılan yalan kısa sürede ortaya çıkıyor ve kız kardeş aklanıyor…

‘Aşağılık insanoğlu, herşeye alışır’ diyen yazar, “Ya yanılıyorsam, ya gerçekte aşağılık değilse insanoğlu, genelde yani, tümü, bütün insanlık soyu demek istiyorum. Geri kalan her şey ön yargıdan başka bir şey değilse, abartılmış birer korkuysa, hiçbir sınırlama yoksa ki öyle olması da gerekir” diye sözlerini sürdürüyor.

(Devamı yarın)

-----------------