Bu coğrafya değişiyor… Dünya yeniden şekilleniyor… Ama bizim ülkemizde aynı acılar, aynı yaralar kapanmak bilmiyor. Terör, kırk yılı aşkın süredir Türkiye’nin en ağır yükü. Evlatlarımızı toprağa düşüren, kalkınma hamlelerimizi baltalayan, milletin huzurunu zehirleyen bu bela, artık sona ermek zorunda.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihi ilkesi, bugün hâlâ yolumuzu aydınlatıyor:
“Yurtta sulh, cihanda sulh.”
Bu söz sadece diplomatik bir mesaj değil, aynı zamanda bir iç siyaset vizyonudur. Yurtta barışı sağlamadan, dünyada sözünüzün ağırlığı olmaz. İşte bu yüzden terörün sona ermesi, sadece bir güvenlik değil, aynı zamanda bir gelecek meselesidir.

Bugün siyasetin diline baktığımızda, toplumun barış, özgürlük, adalet ve huzur talepleri hemen her yerde duyuluyor. CHP mitinglerinde, çeşitli sivil toplum hareketlerinde bu ses yükseliyor. Ancak iktidarın politikaları çoğu zaman bu taleplerle örtüşmüyor. Halk da haklı olarak soruyor:
“İktidar gerçekten bu talepleri duyuyor mu?”

Cumhur İttifakı cephesinde de farklı sesler çıkıyor. Bir yandan terörsüz Türkiye söylemleri dillendiriliyor, öte yandan yıllardır bu ülkenin acılarında parmağı olan isimler üzerinden tartışmalar açılıyor. Bu çelişkiler, kamuoyunun kafasını karıştırıyor.

Tam da bu ortamda dikkat çeken bir isim var: MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir.
Özdemir sahada, halkın içinde… Şehit ve gazi aileleriyle buluşuyor, sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ediyor, en önemlisi de millete şu mesajı taşıyor:
“Terör bitsin, Türkiye kalkınsın.”

Kararlılığı net: Terörsüz bir Türkiye, güçlü bir ekonomi ve umut dolu bir gelecek.
Mesajı net: Destek olanların sesi, köstek olanlardan yüksektir.

Bugün geldiğimiz noktada, bu mesele siyaset üstü bir mesele haline gelmek zorunda. Çünkü terör, ne sadece bir güvenlik sorunu ne de sadece bir siyasi tartışmadır. Terör; ekonomiden eğitime, adaletten toplumsal barışa kadar her alanı doğrudan etkileyen bir gelecek meselesidir.

Bu yüzden soruyorum:
Artık şu gerçeği görmenin zamanı gelmedi mi?
Terörsüz Türkiye, sadece bir hayal değil, milletimizin hakkıdır.

Ve bu hak, siyaset üstü bir irade ile, milletin kararlılığıyla, devletin gücüyle gerçekleşecektir.