Belirtilerin çoğu hafif olduğu için çoğu zaman yaşlanmaya ya da strese bağlanıyor. Ancak erken fark edilmediğinde kalp, böbrek ve beyin üzerinde kalıcı hasarlara yol açabiliyor. Özellikle 40 yaş sonrası bu risk daha da belirgin hale geliyor.
Belirti vermeden ilerliyor
Yüksek tansiyon, yani hipertansiyon, genellikle ağrı ya da ani şikâyetlerle kendini göstermiyor. Bu nedenle “sessiz hastalık” olarak tanımlanıyor. Ara sıra hissedilen baş ağrısı, ense sertliği veya yorgunluk çoğu kişi tarafından önemsenmiyor. Oysa bu belirtiler vücudun verdiği ilk sinyaller olabiliyor. Düzenli ölçüm yapılmadığında yıllarca fark edilmeden ilerleyebiliyor. Uzmanlar, tansiyonun uzun süre kontrolsüz kalmasının kalp krizi riskini ciddi şekilde artırdığını belirtiyor.
Orta yaş grubunda hızlı artış var
Son verilere göre Türkiye’de 40-60 yaş aralığında hipertansiyon görülme oranı dikkat çekici şekilde yükseldi. Hareketsiz yaşam, düzensiz beslenme ve yoğun stres bu artışın başlıca nedenleri arasında gösteriliyor. Özellikle masa başı çalışanlarda risk daha yüksek. Tuz tüketiminin fazla olması da tabloyu ağırlaştırıyor. Birçok kişi tansiyon hastası olduğunu ancak hastaneye başvurduğunda öğreniyor.
Erken önlem hayat kurtarıyor
Uzmanlar, yılda en az bir kez tansiyon ölçümünün alışkanlık haline getirilmesi gerektiğini vurguluyor. Basit yaşam tarzı değişiklikleriyle tansiyonun kontrol altına alınabileceği belirtiliyor. Düzenli yürüyüş, tuzun azaltılması ve kilo kontrolü en etkili adımlar arasında yer alıyor. Gerekli durumlarda ilaç tedavisiyle ciddi komplikasyonların önüne geçilebiliyor. Erken teşhis sayesinde bu sessiz hastalık kontrol altına alınabiliyor.
