Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu haftaki Cuma hutbesinde tatil konusu ele alındı. Tatilin ibadet, tefekkür ve aile bağlarını güçlendirme fırsatı olduğu belirtilen hutbede, lüks ve nefsani arzularla geçirilen tatillerin israf sayılacağı vurgulandı.
"İçinde helal-haram hassasiyeti olmayan, gösteriş ve israfa boğulmuş tatil anlayışı, dinimizde yer bulmaz" ifadeleriyle tatil kültürüne eleştiriler yönelten hutbe, kısa sürede sosyal medyada gündem oldu.

“Bu ne perhiz, bu ne lüks harcama?”
Diyanet’in tatildeki israf vurgusu, kamuoyunun bir bölümünde destek bulurken, bir bölümünde ise kendi mali uygulamalarıyla çelişkili olduğu belirtildi.

Konuya ilişkin görüş belirten vatandaşlar Diyanet’e şu soruları yöneltti.

"Tatile çıkan vatandaşa israf etmeyin" diyorsunuz, peki ya siz?
Her yıl bütçesi milyarlarla ifade edilen, lüks araçlar, 5 yıldızlı otel düzeyinde hac organizasyonları, yurt dışı gezileri ve kamuoyuna yansıyan şatafatlı misafir ağırlamalarıyla sık sık gündeme gelen bir kurumun, israf uyarısında bulunması ne kadar inandırıcı?

Vatandaştan sert eleştiriler

Vatandaşların sosyal medyada en çok paylaştığı yorumlar arasında şu ifadeler yer aldı:

- “Diyanet tatile gidin demiş, sahte diplomadan, faizden, rüşvetten, şehitlerden, asgari ücretten falan hiç bahsetmemiş. Şaşırmadık.”
- “Hacca giderken dört ütücü, beş aşçı götüreceksin… Cuma hutbesinde milletin bir yıl çalışıp çıktığı tatilini israf sayacaksın. Biz şatafatı, lüksü, israfı sizden gördük Sayın Diyanet.”
- “Camide konuşanlar, sokakta yaşam mücadelesi veren halkın halini bilmiyor gibi... Tatil yapabilen kaç kişi kaldı ki zaten?”

Diyanet Cum Hutbesi (1)

CHP’den Özgür Özel’in makam aracı iddialarına yanıt!
CHP’den Özgür Özel’in makam aracı iddialarına yanıt!
İçeriği Görüntüle

Diyanet gündem dışında kalmakla da eleştirildi
Ülkede ekonomik sıkıntılar derinleşirken, Cuma hutbesinde faiz, enflasyon, yolsuzluk, kamu israfı, genç işsizliği ya da şehit haberlerine hiç değinilmemesi, kurumun gündemden koptuğu eleştirilerine yol açtı.

Vatandaşlar, Cuma hutbelerinde toplumsal adalet, liyakat, kul hakkı, kamu görevlilerinin sorumluluğu ve ahlaki yozlaşma gibi konuların daha fazla işlenmesini istedi.

Diyanet’ten tık yok
Kamuoyunda artan tepkilere rağmen Diyanet İşleri Başkanlığı konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı. Sosyal medyada ve kamuoyunda yükselen eleştiriler karşısında suskun kalan kurum, sessizliğiyle tepkileri daha da büyütüyor. Vatandaşlar, hem içerik hem de zamanlama açısından tartışma yaratan hutbeye dair Diyanet’in kamuoyunu bilgilendirmesini bekliyor.

Vatandaşlardan “Diyanet güven vermeli” mesajı
Diyanetin Cuma Hutbesi tartışma yaratırken sosyal medyada paylaşım yapan vatandaşlar şunları da sözlerine ekledi. ‘’Kamu kaynaklarını yöneten bir kurumun, topluma israf konusunda nasihat verirken önce kendi harcamalarını sorgulaması, şeffaf olması ve halkla aynı dili konuşması gerekir. Aksi hâlde, yapılan her çağrı inandırıcılığını kaybetmeye mahkûmdur.

Toplumun gerçek gündeminden uzak, sembolik söylemlerle yapılan uyarılar; sadece hayal kırıklığını artırıyor. Bugün, halk ekonomik sıkıntı çekerken; bir kamu kurumunun milyarlarca lira harcayıp, vatandaşın yıllık tatiline laf etmesi, en hafif tabiriyle çelişki yaratıyor.’’

Diyanet Cum Hutbesi (3)

Tepki toplayan Cuma hutbesi ise şu şekilde yayımlandı
Cuma Hutbesi: "Sıla-i Rahimle Bereketlenen Tatil"

“Rızkının bol, ömrünün bereketli olmasını arzu eden, akrabalık bağını devam ettirsin.” (Buhârî, Edeb, 12)
Muhterem Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslam, bizden; yaratılışımızın hikmetini, varlığımızın gayesini unutmadan bir hayat sürmemizi ister. وَهُوَ مَعَكُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْۜ “Nerede olursanız olun Allah sizinle beraberdir.”[1] ayeti gereğince her an Rabbimizin huzurunda olduğumuz şuuruyla hareket etmemizi emreder.

Aziz Müminler!

İslam’ın hassasiyet gösterilmesini istediği hususlardan biri de çalışma ve dinlenme hayatıdır. Dinimize göre çalışmak ne kadar önemli ise istirahat etmek de aynı ölçüde önemlidir. Nitekim Yüce Rabbimiz, “Geceyi istirahat etmek için üzerinize örtü yaptık. Gündüzü de çalışıp geçim temin etme zamanı kıldık.”[2] buyurarak bu hakikate dikkatlerimizi çekmektedir. Dolayısıyla Müslümanın; dinlenmeye, zihnen ve bedenen toparlanmaya, ruhen arınmaya, ailesiyle birlikte nitelikli zaman geçirmeye de ihtiyacı vardır.

Ancak unutmayalım ki; Müslümanın çalışması da, dinlenmesi de, tatili de, eğlenmesi de meşru, ahlaki ve helal sınırlar içerisinde olmalıdır. Müslüman, dinlenirken de zamanını boş geçirmemeli, kulluk ve sorumluluk bilincini daima muhafaza etmelidir. Cenâb-ı Hak hutbeme başlarken okuduğum ayetlerde bu gerçeği bizlere şöyle haber vermektedir: فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ. وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ “O halde bir işi bitirince hemen diğerine koyul ve yalnızca Rabbine yönel.”[3]

Kıymetli Müslümanlar!

Yüce Allah Kur’an’ı Kerim’de müminlerin özelliklerinden bahsederken şöyle buyurur: “Müminler gerçekten kurtuluşa ermiştir. Onlar ki, namazlarını huşu içerisinde kılarlar. Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden uzak dururlar.”[4] Bu ilahi uyarı bizlere, hayatımızı; dünya ve ahiretimiz için faydalı işlerle değerlendirmemiz gerektiğini hatırlatmaktadır.
Ne yazık ki günümüzde bazı tatil organizasyonları, Allah’ın hükümlerini hiçe sayan, helal haram hassasiyetinden uzak, lüks ve israfın zirveye ulaştığı, nefsani arzu ve isteklerin sınır tanımadığı bir hâl almıştır. Böyle bir tatil anlayışının dinimizde asla yeri yoktur.

Aslında tatil; tembellik ve miskinlikle, gaflet içinde geçirilen zamanlar olmamalı; aksine, farklı ve faydalı meşguliyetlerle verimli bir dinlenme fırsatına dönüştürülmelidir. Yeryüzünde gezip dolaşarak Yüce Rabbimizin kuvvet ve kudretini tefekkür etmeye, kâinata ibret ve hikmet nazarıyla bakmaya vesile olmalıdır. Bu bilinçle yapılan tatil, sadece dinlenmek değil, aynı zamanda bir eğitim ve bir ibadettir.

Değerli Müminler!
Tatil; memleketimizi, köyümüzü, şehit kanlarıyla yoğrulmuş cennet vatanımızın tarihi ve doğal güzelliklerini çocuklarımıza tanıtmak için bulunmaz bir fırsattır. Tatil, anne babamızın hayır duasını almak, akrabalarımızla hasret gidermek için güzel bir imkândır. Evlatlarını ve torunlarını özleyen, onların yolunu bekleyen anne babalar için de bir sevinç kaynağıdır. Bugün, nice anne baba evlatlarının, nice dede ve nine torunlarının yollarını gözlemektedir. Bir çift söze, bir selama, bir muhabbete hasret kalan nice büyüklerimiz var.

Müslümanın Allah’a itaatten sonra yapması gereken en önemli görevi; anne babasına hizmet etmek, onların maddi ve manevi her türlü ihtiyaçlarını gidermektir. Onları yalnızlığa ve kimsesizliğe terk etmemek, onların gönüllerini kazanmaktır. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bu husustaki uyarısı gayet açıktır: “Rabbin hoşnutluğu, anne babanın hoşnutluğuna, Rabbin öfkesi de anne babanın öfkesine bağlıdır.”[5]

Aziz Müslümanlar!

Tatiller, çocuklarımızın dinî, sosyal ve kültürel gelişimlerine; sıla-i rahim bağlarının güçlenmesine imkân tanıyan zaman dilimleridir. Allah Resûlü (s.a.s): “Rızkının bol, ömrünün bereketli olmasını arzu eden, akrabalık bağını devam ettirsin.”[6] buyurmaktadır. O halde, tatillerde anne babamızı ve akrabalarımızı da ziyaret edelim. Dinî, ahlaki ve sosyal sorumluluklarımızı göz ardı etmeyelim. Tatillerimizi, kulluğumuzu unuttuğumuz, günahlara kapı araladığımız zamanlara dönüştürmeyelim.

Sözümüzün sonu hutbemin başında okuduğum şu hadis-i şerif olsun: “İki nimet vardır ki insanların çoğu, onları değerlendirme hususunda aldanmıştır. Bunlar; sağlık ve boş vakittir.”

Kaynak: Nadire Nur Temur