İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin bulunduğu helikopterin enkazını Türkiye’ye ait Akıncı İHA buldu. Dünya gündemine bir anda düşen sarsıcı haber komplo teorilerini de beraberinde getirdi.

İran Cumhurbaşkanı İbrahşm Reisi'nin helikopter kazası sonrası ölmesi son yıllarda dünyada yaşanan en büyük olaylarından birisi.

Bu olayın devamında bizi neler bekliyor tahmin etmesi zor. Komşu ülke İran’ın Cumhurbaşkanı’nın ölmesi, İran’da bir iç karışıklığa neden olabilir. Hali hazırda ülke içinde hem rejimi hem de cumhurbaşkanını sevmeyenlerin olduğu bilinmekte. İran’daki baskıcı rejimden kaçmak isteyenlerin yolu da Türkiye’den geçiyor. Adrese dayalı nüfus sistemine kayıtlı olan İran nüfusu 128 bin olarak açıklanmıştı. Yani İran’da ciddi bir grup rejime karşı. Bu yüzden ülkesini terketmek zorunda kalanların sayısı çok fazla.

Benim de çok sevdiğim sanatçılardan olan İranlı sanatçı Azam Ali’nin de İran’dan gitmek durumunda kaldığını biliyoruz. İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin helikopterinin düştüğü haberi İran televizyonlarında yayınlandıktan sonra sosyal medyada bazı videolar paylaşılmaya başlandı. Görüntülerde cumhurbaşkanının öldüğü haberine kutlamalar yapan, havai fişek patlatan insanlar gördüm. Ciddi bir çoğunluk Reisi’nin ölümüne seviniyor. İranlılar için ülke içinde yaşanan sıkıntılar Reisi’nin ölümüyle son bulmayacak elbette. Yeni bir yönetim şekli veya baskıcı politikasından vazgeçerek yeni bir döneme girmek zorunda İran. Bunu da ayrıca incelememiz gerek.

Kazanın detaylarına dönelim; Tahran’dan Reisi’nin baraj açılış için gittiği Kaleybar şehrinin kuş uçuşu uzaklığı yaklaşık 740 km. Hava şartlarının kötü olması uçuş öncesi biliniyordu. Buna rağmen Reisi zorlu hava koşulları ve İran’ın dağlık arazisini aldırmadan helikopter ile gitmeyi tercih etti. Helikopter konvoyunda bulunan 3 helikopterden 2’sinin sert iniş gerçekleştirdiği haberlerde geçmişti. Diğerinin varış noktasına güvenli bir şekilde ulaştığı bilgisi verildi.

Olayın en başında verilen bilgilerde İran Cumhurbaşkanı’nın sağlık durumunun iyi olduğu ve Tebriz'e karayolu ile yola çıktığı bilgisinin yalan olduğunu ve infial yaratmaması için özellikle bu şekilde haber yapıldığını şimdi daha iyi anlıyoruz.

Öldürülme İddialarının Sebepleri!

Gelelim en can alıcı noktaya; İran Cumhurbaşkanı, Azerbaycan sınırında bulunan ve iki ülke arasında Aras nehrinin üzerine inşa edilen barajın açılışı için Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte törene katıldı. Yapılan açıklamaları oldukça dikkat çekici buluyorum.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin baraj projesi ile ilgili; “Bu projeler, İran ile Azerbaycan'ın bu gibi çok önemli büyük projeleri hayata geçirebileceğinin göstergesidir. Bazıları bizim bir araya gelmemizi ve ortak başarılarımızı hoş karşılamıyor fakat bunlar bizim için önemli değil. Önemli olan ülkelerimiz, devletlerimiz ve halklarımız için iyi olanı hep birlikte hayata geçirmiş olmamız” ifadelerini kullandı.

Buradan İran’ın ve Azerbaycan’ın yakınlaşmasının bir takım çevreler tarafından istenilmediğini çok net anlayabiliyoruz. İlham Aliyev ise iki ülke arasında yeni bir sayfa açılacağının mesajlarını vermişti.

Nükleer Silah!

Çok önemli bir detay daha var. İran’ın nükleer programının bir iddiaya göre sonuna gelmesi. İran’a uygulanan ambargoların en temel sebebi de zaten bu nükleer çalışmaları. Kendini diğer ülkelerden soyutlayan İran, kendi içerisinde Pakistan ortaklığı ile nükleer çalışmaları yaptığı bilinmekte. Bu konuda İran’a hem Avrupa ülkeleri hem de İsrail şiddetle karşı. Uluslarası ilişkilerde yer alan ilgili konuda, nükleer sistemlerin kullanılmasından çok caydırıcılık ilkesine sahip olması; diğer ülkelerin bu doğrultuda nükleer çalışmalara para harcaması anlamı taşıyor. Ülkelerin bu parayı harcamak istememesi oldukça doğal. İran’ın da bu yüzden nükleer silaha sahip olmak istenmemesi bu sebepten. Diğer bir neden ise hiç bir ülke yanıbaşında böyle bir tehdit istemez.

Türkiye’nin Nükleer Politikası!

Türkiye’nin bu konudaki tavrı oldukça net. Geçmişe dönelim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuyla ilgili açıklaması; “Birilerinin elinde nükleer başlıklı füze var, bir tane iki tane değil.. Ama benim elimde nükleer başlıklı füze olmasın! Ben bunu kabul etmiyorum” demişti.

Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda dünyada gelişmiş ülkeler içinde neredeyse nükleer başlıklı füzesi olmayan ülke yok, hepsinde var. Hatta isim vermeyeceğim. Bir tanesi şu anda cumhurbaşkanı değil, ziyarete gittiğimde bana dedi ki, 'Bize böyle böyle diyorlar, benim elimde şu anda 7 bin 500 kadar nükleer başlıklı var ama Rusya'nın Amerika'nın elinde 12 bin 500, 15 bin nükleer başlıklı füze var, ben de yapacağım” geçmişte yaptığı bu açıklamaların İran için olduğunu anlamak zor değil.

İsrailli Gazeteci’den Kışkırtan Sözler!

Ayrı bir parantez daha geçelim; İsrailli gazeteci Edy Cohen, “İran halkı, ayağa kalkın ve İran rejimine karşı ayaklanın. Bu sizin son şansınız son saatleriniz” bu açıklamalar İran halkını harekete geçirmek için tahrik ettiği de oldukça açık. İran halkı, bunu bir fırsat mı yoksa daha da kaotik olayların yaşanacağı bir zincirin ilk halkası olarak mı görecek bunu zaman gösterecek.

Bilinçli ve planlı bir ölüm mü tasarlandı İran Cumhurbaşkanı Reisi için yoksa kader mi?

Türkiye’de yaşanan benzer bir olayı hatırlayalım Muhsin Yazıcıoğlu! İhmal mi suikast mi?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Öldürüldü mü?