Günümüz dünyasında, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen sosyal medya, bizi giderek tüketiyor mu?

Her şeyimizi paylaştığımız sosyal medya, gerçeklik algımızı fazlasıyla değiştiriyor. Her şeyin çok fazla güzel, efektif ve mükemmel gözüktüğü sanal dünya, bizim de gerçekteki algılarımızı değiştiriyor.

Herkesin, en güzel, en iyi gözüktüğü anların paylaşıldığı sosyal medya aslında insanın içindeki beğenilme arzusunun dışavurumu..

Gerçek dünyada bulunamayan takdir edilme ve beğenilme arzusunu sosyal medyada bulan milyonlarca kullanıcı, zamanla birer bağımlıya dönüşüyor.

Günde 7 Saat!

Bir araştırmaya göre Türkiye’de sosyal medya kullanımı günlük ortalama 7 saate ulaşmış durumda. Yani bir günü 3’e böldüğümüzde; 8 saat uyku, 9 saat çalışma ve geriye kalan 7 saat ise sosyal medya kullanımı olarak dikkat çekiyor. Tabi ki bunlar ortalama rakamlar..

Türkiye’de yine bir araştırmaya göre nüfusun yüzde 73’ü aktif sosyal medya kullanıcısı. Bu kullanıcıların çoğu zamanı da sosyal medyada geçiyor. Bir çok uygulamada yer alan aşağı kaydırma hareketi ile yeni gönderiye ulaşarak, bir çok kullanıcı adeta ekrana kilitleniyor. Saatlerce aşağı kaydırma hareketi ile başka gönderileri görüntüleyen kullanıcılar, telefonu bir türlü elinden bırakmıyor. Sosyal medyanın artık sonsuz içerik sunduğu bir ortamda bu hareketten vazgeçip, gerçek dünyaya dönmek giderek zorlaşıyor.

Algılarımız Değişiyor!

Sosyal medyada görülen bir çok görsel içerik, gerçeklik algımızı yitirmemize neden oluyor. Özellikle genç nüfusun çoğunluğunda görülen bu bağımlılık, sanal dünyada kurulan bağların gerçek dünyada aynı şekilde kurulamamasına yok açıyor. Bu durum da gerçek dünyada, yalnızlık, izolasyon, depresyon gibi zihinsel sağlık sorunlarının artmasına neden oluyor.

Olumsuz Durumları Tetikliyor!

Uzmanlara göre; sanal dünyadaki mükemmelliyetçi anlayış, mükemmel hayat görüntüleri, kişide kıskançlık, yalnızlık, kendini değersiz hissetme, kaygı gibi durumları tetikliyor.

Sosyal medyayla birlikte mükemmellik algımızın da değiştiği çok açık ortada.

Sosyal medyanın bizi giderek tükettiği bu çağda, bu konuyu ciddiye almanın vakti gelmedi mi?