Uzmanların fay hatları, zemin yapısı ve geçmiş deprem verileri üzerinden yaptığı değerlendirmeler, bazı illerin diğerlerine kıyasla daha düşük risk grubunda yer aldığını ortaya koyuyor. Ancak uzmanlar, “en az riskli” ifadesinin “risksiz” anlamına gelmediğini özellikle vurguluyor.
İç Anadolu Şehirleri Ön Planda
Yapılan değerlendirmelerde Konya, Karaman, Aksaray, Niğde ve Kırşehir gibi İç Anadolu şehirleri, aktif fay hatlarına görece uzak konumları nedeniyle daha düşük riskli iller arasında gösteriliyor. Bu şehirlerde büyük yıkıcı depremlerin tarihsel olarak daha az yaşandığı, sismik hareketliliğin ise sınırlı olduğu belirtiliyor. Özellikle Konya ve Karaman, deprem tehlike haritalarında uzun süredir düşük risk grubunda yer alıyor.
Karadeniz’de Görece Daha Sakin Bölgeler
Uzmanların dikkat çektiği bir diğer bölge ise Karadeniz. Sinop başta olmak üzere Giresun ve Trabzon’un bazı kesimleri, büyük fay sistemlerinden uzak olmaları nedeniyle daha az riskli iller arasında sayılıyor. Ancak bu bölgelerde de yerel zemin yapısının ve heyelan riskinin mutlaka dikkate alınması gerektiği ifade ediliyor.
Asıl Risk Binada Başlıyor
Uzmanlara göre şehirlerin risk durumu tek başına yeterli bir ölçüt değil. Depremde asıl belirleyici unsurun bina kalitesi ve zemin yapısı olduğu vurgulanıyor. Düşük riskli bir şehirde eski ve dayanıksız bir binada yaşamak ciddi tehlike oluşturabilirken, yüksek riskli bir şehirde yeni yönetmeliğe uygun bir yapı hayati fark yaratabiliyor.
Deprem uzmanları, vatandaşların sadece şehir isimlerine değil, yaşadıkları binanın yaşı, yapım tekniği ve zemin özelliklerine de mutlaka dikkat etmesi gerektiğini belirtiyor. Türkiye’de deprem gerçeği değişmezken, alınacak önlemler riskin sonuçlarını büyük ölçüde belirliyor.




