Özellikle ülkelerin siyasi yaşamlarına baktığınızda geçmişten gelen dünya savaşlarının erkek nüfusundaki azalmasına neden olmasıyla birlikte sanayileşmenin ekonomik boyutlara ulaştığı zaman da azalan erkek nüfusunu daha doğrusu sanayi de erkeğin olmayışı kadının iş kollarında çalışmasına neden olmuş. Ve kadın gücünü sanayi kollarına dağıtan sistem kadını erkekleştirerek yapabileceği güçten daha fazlası beklentilere sokmuştur dersem daha iyi anlaşılabileceğimi sanıyorum. Bunları toparlayacak olursam ekonomide kadının yeri özetle dünya savaşlarında nüfusu azalan erkeklerin yerine kullanılarak kadınları yavaşça sanayi sistem içerisine sokup, kadın emeğinden faydalanıp ona ekonomik özgürlük katma anlayışı içerisinde ilerlemiş. Ne kadar doğru ya da yanlış tartışılmaya açık bir konu bu. Aslında evet bu demektir ki, toplumdaki kadın ekonomik özgürlüğünü tarihsel süreç içerisindeki sanayileşmeye ve erkeğin iş gücündeki azalma göstermesine borçlu.

Oysa bugün ki kadınlar özgürlüğü ekonomik özgürlükten çıkararak bedensel özgürlüğe yorma girişimindeler. Zamanla kadının ekonomik özgürlüğü eline almasını isteyen toplum bir anda kadını yozlaştırarak kozmetik meraklısı, giyim kuşam ve bedensel bir metaya dönüştürmüştür. Günümüzdeki kadınlar bu dönüşümü sanırsam ki iyi karşılayıp özgürlüğü kendi bedenlerin de aramaktadırlar.

Ben açık giyerim bu benim için özgürlüktür. Ben başörtüsüyüm bu benim için özgürlüktür. Benim makyajım özgürlüktür. Benim kıyafetim özgürlüktür. Şeklin de bir bilinç taşıyan kadınlarımız. Özgürlüğün vurgusunu yapmaya başlamışlar. Çalışmayan kadınlar ekonomik olarak kocaya bağımlı, baba ya bağımlı bir yaşam sürme gayreti içerisin de olduklarını göz önüne almamışlar . Çalışan kendi ekonomilerini sağlayan kadınlarda ki özgürlük durumu ise parasal kaynaklı kozmetik firmalardan satın aldıkları ürünlerle birlikte öz bakım durumları kendilerince ekonomik özgürlük olarak tanımlanmış. Oysa özgürlük kanımca bunlar değil.

Toplumsal olarak kadın özgürlüğü, hiç bir baskı altın da kalmadan kendilerinin bilincine varmaktır. Hayır efenim siz başörtü takarak yada mini etek giyerek yollarda ben özgürüm nidalarıyla bedenini teşhir ederek yada tam aksi tüm vücudunuzla kapanarak özgür değilsiniz.

Ne zaman bedeninizden, kıyafetlerinizden, süsünüzden bahsetmediğinizde. Düşünce olarak birilerinin baskısı altından kurtulduğunuz vakit özgürsünüz. Neden günümüzde kadın bedeni konuşuluyor hiç düşündünüz mü? Bunların yaratıcıları yine kendinizsiniz. Neden kadınlar başörtülü, başörtüsüz, mini etekli diye anılıyor? Çünkü kadın olarak özgürlüğün bez parçalarında olduğu bilincini topluma entegre eden yine kadınlar olarak sizsiniz. Bu prangaları ortadan kaldırdığımız da bedensel düşünceler olmadığında ve bedeni kapatan bez parçaları ne zaman konuşulmamaya başladığında gerçek özgürlüğe varacaksınızdır.

Uzun lafın kısası, kadın olarak kendi haklarının bilincinde olmayışın kendi özgürlüğünün ne demek olduğunun farkında olmayışın, başkaları tarafından kafese koyulduğun anlamına geliyor. Kafesten kurtulabilmek için önce kapıyı aralamak gerekir.