Kayseri, 1845–1848 yıllarındaki büyük felaketin ardından ikinci kez kolera salgını ile karşı karşıya geldi. Halk arasında “ölet” olarak anılan bu ölümcül hastalık, 1892’de Kayseri’de yeniden ortaya çıkarak kısa sürede binlerce kişinin ölmesiyle sonuçlandı. Salgının en yoğun olduğu günlerde şehirdeki büyük camilerde her gün 20–25 cenazenin bulunduğu, çarşı ve sokaklarda aniden yere yığılıp ölen insanların artık sıradan bir görüntü hâline geldiği ifade edildi.

Bu ağır tablo, Kayseri halkının duygusal yönünü neredeyse bitirdi. Ölümün böylesine sıradanlaşması karşısında insanlar artık kaybettiklerinin yasını bile tutamaz oldu; hatta bazı kişilerin, cenaze götürürken türkü söylediği bile kayıtlara geçti.

Salgının Kaynağı: Atina’dan Samsun-Sivas Yolu Üzerinden Kayseri’ye

Dönemin resmi tespitlerine göre ikinci büyük kolera salgını, Atina’dan gelip Samsun–Sivas güzergâhı üzerinden Kayseri’ye ulaştı. Salgının kesin olarak Kayseri’de ortaya çıkışı 31 Mayıs 1894 günü olarak kaydedildi.

Salgın yalnızca iki ay içinde yaklaşık üç bin kişinin yaşamına mal oldu. Özellikle ilk 15 gün, tarihin en karanlık dönemlerinden biri olarak hatırlanıyor. Bu süre zarfında bazı günler 300’e yakın kişi hayatını kaybetti.

Kent merkezinde yaşanan bu büyük yıkımın yanı sıra, çevre köy ve kasabalardaki can kayıplarının ise kayıtlara tam olarak geçmediği tahmin ediliyor. Bu da felaketin gerçek boyutlarının bilinenden çok daha fazla olabileceğini düşündürüyor.

Salgın, yalnızca sağlık açısından değil, toplumsal psikoloji üzerindeki etkisiyle de derin yaralar açtı. Her gün onlarca cenazenin kaldırılması, insanların ölüm karşısındaki duyarlılığını giderek azalttı. Halkta “kaderine razı olma” hâli güçlenirken, kendi yaşam mücadelesi dışında bir şey düşünemez duruma gelen insanlar, kayıpların yasını tutamayacak kadar tükenmiş bir ruh hâline büründü.

Kayseri'nin ünlü hastanesi ticarethaneye mi döndü? Faturada fazla ücret skandalı!
Kayseri'nin ünlü hastanesi ticarethaneye mi döndü? Faturada fazla ücret skandalı!
İçeriği Görüntüle

KOLERA NEDİR?

Kolera, Vibrio cholerae adlı bakterinin neden olduğu, genellikle kirli su ve hijyenik olmayan gıdalar yoluyla bulaşan, şiddetli ishal ve kusma ile seyreden bulaşıcı bir hastalıktır. Vücuttan hızla sıvı ve mineral kaybına yol açtığı için kısa sürede tedavi edilmezse ölümcül olabilir. Özellikle 19. yüzyılda temiz su ve kanalizasyon altyapılarının yetersiz olduğu bölgelerde büyük salgınlar yaşanmış ve binlerce kişinin ölümüne neden olmuştur. Koleranın kontrol altına alınmasında temiz su kaynakları, hijyen tedbirleri, hızlı sıvı-elektrolit tedavisi ve modern sağlık uygulamaları hayati öneme sahiptir.

Kaynak: Süleyman Savranlar