Bizim bu canımız vatanımızın on yıl sonraki vaziyetini hayal etmek dahi çoğumuzu rahatsız ediyor. Misafirlikte bir yere kadar. Tamam bize misafir server mi desek yardım sever mi desek gönlü zengin bir millet mi desek… Lakin bunun sonu ne olacak.
Giderek kültür deformasyonu yaşanan bir ülke olmak istemiyoruz. Bayramda yakınlarına bayramlaşmaya gidebilen Suriyeli geri bu ülkeye dönüyorsa burada bir sıkıntı var. Suriyeliler için verilen bir aylık sürenin yetersiz olduğunu protesto edenler bu arada bu protestoya tepki duyanlar kamu oyuna da yansıdı. Dış medyada ise bu durum "zoraki ülkeden gönderme" senaryoları üretilmeye başlandı. Oysa ki bu konu İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Valiliği'nin de ötesinde ciddi bir durum arz ediyor. Buna uyum politikası mı dersiniz, iç barış mı dersiniz, insan hakları mı dersiniz, aklınıza ne geliyor ise hepsini üretecek bahaneler bulunuyor ve topluma servis ediliyor. Suriyelilere harcanan parayı da bir hatırlayalım Ülkemiz için çok büyük meblağlar olan bu harcamalar artık insani yardım yada mağdura el uzatma boyutunu çoktan aşmış durumda.
Ülkemiz yapısı ve coğrafi konumu itibarı ile göçmenlere cazip gelecek konumdadır. Avrupa'ya geçişin en rahat olduğu bu topraklara tarihin her döneminde göçmenler sığınmacılar gelmiştir. Fakat Suriyelilerin durumu çok farklı ülkelerindeki savaşın açtığı yaraları göz ardı etmemiz mümkün değil.Komşunun evi yandı diye de bizler komşunun ev ahalisini evimizde daimi ikame edemeyiz.
Kayseri'de günlük yaşantımızda Suriyelilerin içimize şehrimizde varlığını yaşıyor görüyoruz. Gerek kültürel Gerek sosyoekonomik ayrıcalıklarını fark etmemek mümkün değil. Bu kadar fazla nüfus artışı yaşayan bir topluluğun yarınlarda bu ülkede sayısal çoğunluk elde etmeyeceklerinin garantisi var mıdır.
Biz bu Suriyelilere zor zamanda geçici barınma sağladık ülkemizde beraber kardeş-kardeş vatandaş olalım mı dedik anlamış değilim.
Suriyeliler Türkiye de ki zorunlu misafirliklerinden ne kadar memnundur bilinmez ama ülkede bu durumdan memnun olanlar yok gibi. Kimileri için Suriyeliler ucuz iş istihdamı gibi görülebilir. Oysaki Suriyelilere ucuza iş yaptıran iş veren belki kendini karda sanıyor ama bu vatanını öz çocukları bu yüzden işsiz güçsüz perişan oluyorlar.

Velhasıl bu zorunlu misafirler her kesi tedirgin etmektedirler. Ülkelerinde bir savaş var ondan dolayı kaçıyorlar o halde bu insanlara korunaklı bölgeler oluşturulmalı. Toplumun içinde bu ülkenin öz evlatlarını tedirgin edercesine şehirler de istihdam edilmemelidirler. Suriyelilerin ülkemize ilk gelmeye başladığı günlerde dönemin Başbakanı 100 bin kırmızı çizgimiz var demişti bu söylemi baz alırsak. Şimdilerde görülüyor ki kırmızı çizgimiz defalarca aşılmış durumda.
Şu anda Suriye'nin bölünmüşlüğü göz önüne alınır ise. Suriyeliler ülkemizin içinde demografik olarak bir Suriye yaratmak mı istiyorlar. İşte asıl tehlikeli olanda budur. Biz TÜRK milleti tarihin her döneminde bir yeri yurt edinirken savaşarak kan dökerek o toprakları yurt edinmişizdir. Atalarımızın kutsal emaneti olan vatanımızı bugün sığınmacı olarak gelip yarın sahiplenecek insanlara yurt ettirmek gibi bir lüksümüz olamaz. Mülteci - Sığınmacı - Zorunlu misafir adı her ne ise onlarda kendi yurtlarını yuvalarını gidip sahipleneceklerdir. Bu işin kesin çözümü Suriyelilere yaşanacak bir ortamdan ziyade ülkelerini yaşanılır kılmak olduğu kanaatini taşıyan milyonlarca insanımızın olduğu kesindir. Suriyelilerin bizim ülkemizde kalmasını kimler istiyor inceler isek bu dış mihrakların bize dost mu düşman mı olduğunu derhal çözeriz. Velhasıl evli evine köylü köyüne. Biz ülkemizde artık huzur istiyoruz.
40 milyar dolar harcayarak misafir ettiğimiz Suriyelilerin de artık güvenli ortamları bir an oluşturulup "ayrıca bu güvenli ortamı sadece bizim ülkemiz oluşturmak zorunda da değil" ülkelerine bizlere de teşekkür ederek gitmeleri en doğru yoldur demekten başka çaremiz kalmadı gibi. Huzurlu günlerin yakın olacağı bir TÜRKİYE umudu ile.
Kalın sağlıcakla..