Avrupa’da aşırı sağ partilerin seçim başarısı tartışılıyor. Peki bu yükselişin Türkiye’ye etkileri neler olacak? Bu köşe yazımızda dış politika, mülteci konusu ve toplumsal yansımalarıyla ele alıyoruz.

Sandıkta Yükselen Sağ, Gölgede Kalan Demokrasi

9 Haziran 2024 Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından Avrupa’nın siyasi haritası adeta yeniden çizildi. Aşırı sağ partiler Fransa, Almanya, Hollanda ve İtalya gibi ülkelerde büyük başarılar elde etti. Bu yükseliş, sadece Avrupa’yı değil, komşusu olan Türkiye’yi de doğrudan etkileme potansiyeline sahip.

Avrupa’da Aşırı Sağ Neden Yükseliyor?

Avrupa’da yaşanan göç dalgaları, ekonomik dengesizlikler ve güvenlik kaygıları, sağ popülist partilerin elini güçlendirdi. Özellikle İslam karşıtı, göçmen düşmanı ve ulusalcı söylemlerle oy toplayan bu partiler, Avrupa halkının artan “gelecek korkusu”nu istismar ederek sandıktan güçlenerek çıktılar.

Türkiye’ye Yansımaları Neler Olabilir?

Aşırı sağın yükselişi, Türkiye açısından üç temel riski beraberinde getiriyor:

Mülteci Politikası Sertleşebilir: Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşmak isteyen mültecilere karşı daha katı sınır önlemleri alınması gündeme gelebilir. Bu da Türkiye’nin mülteci yükünü artırabilir.

Vize ve Gümrük İlişkileri Zora Girebilir: Aşırı sağın vize serbestisi gibi projelere karşı çıkması, Türk vatandaşlarının Avrupa ile olan seyahat ve ticaret ilişkilerini zorlaştırabilir.

Avrupa’daki Türkler Tehlike Altında: Almanya, Hollanda ve Fransa’daki Türk vatandaşları, artan ırkçılık ve ayrımcılık riskiyle karşı karşıya kalabilir.

İç Politikada Yansımaları: Aynı Rüzgar Bizde de mi Esiyor?

Ne yazık ki Türkiye’de de benzer bir dil son yıllarda daha sık duyuluyor. “Bizden olmayan”a karşı geliştirilen sert tutumlar, göçmenlere karşı söylemlerdeki artış ve toplumsal kutuplaşma, Avrupa’daki gelişmelerle paralellik gösteriyor. Bu durum, sadece dış politika değil, iç barış açısından da dikkatle izlenmeli.

Çözüm: Evrensel Değerlere Dönüş

Bu tür siyasi değişimlerin panzehiri, daha çok demokrasi, daha çok hukuk ve daha çok toplumsal dayanışmadır. Türkiye, Avrupa’nın bu dönüşümünü sadece izlemekle yetinmemeli; kendi toplum yapısını bu ayrıştırıcı rüzgârlara karşı korumalıdır.