Erteleyerek yapmaktan kaçtığımız her şey içimiz de dağ gibi büyüyor. Peki neden başlamak için adım atamıyoruz?
Hepimiz bir şeylere başlamak için doğru zamanı, şartların mükemmelleşmesini bekler olduk. Her şeyin yeterince iyi olması gerektiği, bazen kahvenin istediğimiz kadar sıcak olmaması, masanın dağınık olması bizim için bir vazgeçiş sebebi oluyor. Oysa kahveyi ısıtması gereken de masayı toplaması gereken de biziz.
Çünkü şartlar hiçbir zaman kendiliğinden mükemmel hale gelmiyor
Yeni bir iş kurmak, spora başlamak diyet yapmak belki. Adım atmak için hep bir bahaneyle kendimizi oyalamamız bizi geri çekiyor. Biz buna her ne kadar mükemmeliyetçilik diyerek arkasına saklansak da aslında sadece olasılığı ertelemekten başka hiçbir şey yapmıyoruz.
Şartlar mükemmel olmazsa başaramayacağımızı düşünmek, başaramayınca çevremizden gelecek eleştirel sözleri düşünmek ve hep ertelemek. Belki başarısız olurum düşüncesiyle olumlu ihtimalleri de yok saymak.
Duygularımızı yönetemediğimiz için zamanımızı da yönetemiyoruz
Konfor alanının verdiği rahatlıktan çıkmayarak yeni tecrübeleri belki başarıları da erteliyoruz. ‘Motivasyonum yok’ diyerek beklettiğimiz her şey gözümüzde büyüyor. Her ne istiyorsak başlayınca motive olacağımızı, yolların hiç kimse için düz olmadığını bilmemiz gerek. Bazen sadece denememiz ve yola çıkmamız gerekiyordur. Başarısız da olabiliriz belki şansımız yaver gitmez. Ama belki de istediğimiz şeye giden yolda bize verilecek başka hediyeler vardır.
Denemek, yanılmak bazen sadece adım atmak da başarmaktır.