29 Mayıs İstanbul’un Fethi’nin yıldönümünde, sadece geçmişin zaferine değil, bugünün şehircilik krizine odaklanan bir yazı. Fetih ruhunun modern kent yaşamında nasıl kaybolduğunu sorguluyoruz.

571 Yıl Önce ve Şimdi

29 Mayıs 1453, yalnızca bir surun yıkılışı değil; aklın, cesaretin ve vizyonun zaferiydi. Fatih Sultan Mehmet, sadece bir şehri almadı; bir çağı kapatıp, yenisini açtı. Peki ya bugün? 571 yıl sonra, aynı İstanbul nasıl bir halde?

Medeniyetin Kalbi Betona Gömüldü

Fetihle beraber İstanbul, bilim, sanat ve mimarinin başkenti olmuştu. Şimdi ise gri gökdelenler, plansız yollar ve doğası yok edilmiş semtlerle mücadele ediyor. Boğaz’ın silueti artık camilerin değil, vinçlerin gölgesinde…

Fetih Ruhu Sadece Askerî mi?

Fatih’in fethettiği şehirde, o ruhun izlerini bugün ne kadar taşıyoruz? Fetih sadece savaşla değil, adaletle, şehir estetiğiyle, halkı gözeten bir düzenle olur. Oysa bugün İstanbul’un birçok mahallesi bir afet alanına dönmüş durumda. Deprem bekleniyor ama hazırlık yok. Yeşil alanlar azalıyor, ulaşım kargaşası her geçen gün büyüyor.

Bugünün Fatih’i Kim Olacak?

O zamanın Fatih’i bir çağı kapatmıştı, peki bugünün yöneticileri hangi çağı başlatacak? Şehirlerin sadece rantla değil, insan odaklı bir bakışla şekillendiği bir dönemi ne zaman göreceğiz?

Fetih Ruhu Betonun Altında Kalmamalı

29 Mayıs’ı sadece törenle değil, yüzleşmeyle kutlamalıyız. Geçmişin ihtişamına methiyeler düzerken, bugünün kent sorunlarına göz yummak, fethin ruhuna ihanettir. İstanbul’u yeniden fethetmek için artık topa değil, akla, vicdana ve sürdürülebilir şehircilik anlayışına ihtiyacımız var.