Düşmana karşı, küslükleri, kırgınlıkları unutup, çok çabuk bir araya gelebiliyoruz. Allah'a çok şükür insanlarımızın en büyük özelliği budur. Düşmanların da zaten en büyük korkusu her zaman bu olmuştur.

Dün akşam Kayseri Cumhuriyet Meydanı oldukça yoğun ve kalabalıktı.  İnsanlar akın, akın gelmişti. Ancak yapılan organizasyon çok zayıf ve insanlara heyecan verecek durumda değildi. Abdurrahman Dilipak, Kayseri’ye davet etmişsiniz o da sağ olsun gelmiş, konuşma yapıyor. O anda bile protokol kendi aralarında söyleniyor ve bir kaçı erken alanı terk ediyor.  Yine süreçle ilgili bir kaç kelime etmek istiyorum.

Ayrık otu kurutulmazsa, kökünden yok edilmezse, her sulandığında yeniden çıkacağını hepimiz biliyoruz. FETÖ’de böyle bir örgüttür. Bir an önce köküyle temizlenmelidir.

FETÖ örgütünü, kendi içinde, ayrıştırmaya çalışalım. 

Birinci halkasını beyin ve yönetici kadro oluşturmakta, ikinci halkada tam teslim olmuş, devletin idari, askeri, hukuk ve polis kadrolarına sızmış insanlar oluşturuyor. Üçüncü halkada ise her zaman taraf değiştirebilecek, olayı tam anlayamamış, ya para, ya makam yükseltebilmek için, örgütün içine girmiş kişilerdir. Örgütün son halkasında ise,  bunların iyi işler yaptığını zanneden saf insanlar. Bir de bunlardan olmayan ancak, sisteme ve siyasi iktidara muhalifliklerini göstermek için bunlara yaltaklananlar var.

Örgütün bir ve ikinci halkasına yapılacak tek şey boyunlarına adalet dedikleri ipin geçirilmesi olmalıdır.  Sonraki halkalar ise kurtarılabilir, ikna edilebilir ve doğrular anlatınca anlayabilen insanlardır. Bu nedenle devletin bu halkadaki insanları bir şekilde kazanması, FETÖ'nün hain ellerine teslim etmemesi gerekir. Sayın Cumhurbaşkanı 'devlette iş yok gitsin özelde çalışsınlar' diyor. Doğru da söylüyor. Devlette olmamalılar. Yalnız bu insanlar öyle de böyle de bir şekilde evini geçindirecek imkanlar kısıtlanmamalı. Özelde iş bulmaları da sıkıntılı oluyor. Çünkü özel iş sahipleri yanlarında bu örgüte az ya da çok bir şekilde bulaşmış kimseyi kendine de sıkıntı verir korkusu ile çalıştırmıyor. Devlet bu tür firmalara çok baskı yapmamalı diye düşünüyorum.

Türkiye Cumhuriyet Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz ihanetinin yıl dönümünde, yaptığı konuşmada çok hoşuma giden kısımlar oldu. Bana göre en beğendiğim ise, Erdoğan'ın terör örgütlerine bulaşanlar mahkemelere getirilirken tek tip elbise giydirme düşüncesidir. Geç bile kalınmıştır. Takım elbiselerle, hero yazılı tişörtlerle hala biz Türk halkına mesaj vermeye çalışan hainlere, zebra kıyafeti giydirip mahkemelere o şekilde getirilmelidir.

TRT TEMSİLCİLİĞİ

Kayseri’de uzun süredir boş kalan TRT temsilciliğine bir süre önce ekip arkadaşımız Şeyda Aşatır getirilmişti. Arkadaşımız bu duruma çok sevindi. Çünkü TRT bu mesleğin herkese göre okulu idi. İlk işi borçlanarak kamera almak oldu. İlk haberlerini TRT’ye büyük bir zevkle gönderen Şeyda arkadaşımıza o gün akşam üzeri TRT ilgili bölüm müdüründen telefon geldi. Telefondaki ses “Şeyda hanım çok özür dileriz sayın bakanın danışmanı İlker Uykal aradı ve 'Bakan beyin emridir, bu arkadaşın temsilcilik sözleşmeni derhal fesih edin' dedi. Bakan arayınca yapılacak bir şey yok, kusura bakmayın sözleşmenizi fesih ediyoruz” dedi. Tabi arkadaşımız bu duruma çok üzüldü. Ben danışman arkadaşla görüştüm. Başka bir gazeteci arkadaşımız da görüştü. Danışman, 'bakanımızın emridir sorgulamayın' cevabını verdi. Sayın bakanı uzun süredir tanırım. Hiç tanımadığı bir hanımı ekmeğinden edecek, karaktere sahip biri değildir. Vicdanlı ve merhametlidir.  Ama ben bizdeki bilgileri yazdım. Nedir ne değildir çok da merak etmiyorum. Sadece arkadaşımız için üzüldüğümü belirtmek istedim.  Biliyorum bir çok kişi bu işin peşinden koşuyor. Bakalım görev kime verilecek. 2012 yılında çalıştığı TV'de arkadaşlarına Pensilvanya’ya Fethullah Gülen ile röportaj yapmaya gideceğini söyleyenlere mi, yoksa FETÖ'cüler ile yazıştığı mailler ortaya dökülenlere mi? Bizler işini en iyi şekilde yaptığına inanan insanlarız.  Bıkmayız, yorulmayız, en iyi haberleri sizlere yine en kısa sürede ulaştırmaya devam edeceğiz. 

Biz kimseye yalakalık eden tipte gazeteci değiliz. Yapılan iyi işleri överek zevkle yazarız. Yapılan kötü işleri de yazarken üzülerek kırk kere düşünür yazarız.  'Kral çıplak' diyebilecek birilerin bu şehirde var olduğunu bilmeleri gerekir. Keza bu kendi hizmetlerinde onları daha başarıya götürecektir. Yalakalık yapılarak gerçekleri yazmayan gazetecinin durumu aynayı görünmesin diye boyayan boyacının durumundan farkı yoktur.

GAZETEMİZİN FETÖ SERGİSİNE NEDEN İZİN VERMEDİLER?

Gazetemiz yayın politikasında terör örgütlerine övgü yoktur. Bizzat onlarla mücadele vardır. 15 Temmuz'da 24 saat meydanlarda olan, öncesinde ve sonrasında, sizlere sürekli FETÖ ihanet haberlerini ulaştıran tek gazete olan DENİZ POSTASI’na 15 Temmuz ihanetinin yıl dönümünde sergi açmasına izin vermediler. Kim mi dersiniz? Kayseri Büyükşehir Belediyesi.  İnanın biz bile anlayamadık durumu. Organizasyonla Büyükşehir Belediyesi'nin ilgilendiğini, sorumlusunun da İlyas Yıldırım olduğunu öğrenince kendisini bizzat cep telefonundan arayarak FETÖ sergisi açmak istediğimizi belirttik.  İlyas beyden öyle bir cevap aldım ki inanın şaka yapıyor zannettim. İlyas beyin "Meydanda bazı vakıf ve dernekler dışında kimsenin stant açmasına izin vermiyoruz”  demesi üzerine 'biz  başkası değiliz biz gazeteciyiz ve böyle bir günde sergi açacağız' cevabını verdim. Buna rağmen İlyas Yıldırım stant veremeyeceğini söyledi. İlyas Yıldırım kim? KAYMEK’in başında oturan bir memur. Bu yasağı kendi koyabilir mi? sanmıyorum. Bu durumu Belediye Başkanı Mustafa Çelik’e de yakıştıramıyor ve protesto ediyorum. Sergi açma isteğimizi valilik makamına da iletmemize rağmen, Valilik tarafından dilekçemizin izin verilmeyeceğini bile bile belediyeye gönderilmesi de ayrı bir komedi.  OHAL dönemlerinde şehrin tek yetkili mülki amiri Vali'dir. Her nedense sayın Valimiz OHAL’de davet davet açılışlarda gezmekten, şehrin sorunları ile ilgilenmeye, zaman bulamaz olmuş. Anlayacağınız Kayseri düzenine ayak uydurmuş. Ne diyelim Allah yolunu açık etsin.