Her intihar haberinde olduğu gibi içim sızladı, kim olduğunu bilmeden…
Daha sonra arka arkaya telefonlar geldi, ‘Gazeteci Mehmet Tuna intihar etmiş’ diye…
İlk aklıma 1 yılı aşkın süredir işinden ayrı olduğu geldi…
Bayramda intihar noktasına kadar ne yaşadıysa abimiz sonuç olarak dayanamamış…
Geçmişe gidelim…
29 yıllık bir evliliği, pırlanta gibi bir kız, bir erkek çocuğu vardı.
Bir yerel gazetede yıllarca çalıştı, emek verdi, alın teri döktü…
Sonra gazetelerin durumları iyice kötüleşti…
2 Nisan 2018…
Çalıştığı gazete kapanma eşiğine geldi, ne tazminatını alabildi, ne de son maaşını…
Gazete o tarihte el değiştirdi, eski çalışanlara da yol göründü.
İşsiz bir gazeteci olarak kapı kapı gezdi, bırakın patronları, çalışan meslektaşlarını bile ziyarete, çaylarını içmeye giderken, burun kırın ettiler.
Çoğu meslektaşına darıldı, kırıldı. En yakın dostu olan gazeteci Ali Atuntaş’a ‘artık kimseyi ziyaret bile etmeyeceğim’ dedi.
İşsiz gazeteciydi artık…
Pompacı oldu, gözlükçü oldu, marketçi oldu, buralarda da dayanamadı, Akdeniz Bölgesi’ne gidip inşaatlarda boya, badana işlerine girdi. Keyfinden değil ya, gazetecilik de yapmak isterdi. Ama kimse kapısını açmadı, çünkü bir yerel gazetede çalışacaksan ‘sadece muhabirim’, ‘sadece kamera, fotoğraf çekerim’ diyemezsin. Her şeyi bileceksin, o gazetede ‘hem muhabir, hem internet editörü, hem sayfa sekreteri, hem tasarımcı, hem de müdür’ olacaksın. Yoksa tüm kapılar kapanır, kimse kara kaşınıza, kara gözünüze size iş vermez. Bir alanda uzmanlaşmak yerine, sizi her alanda sömürürler.
Yoksa işsiz gazetecisin…
Uzun süredir göremiyordum Mehmet abiyi, yalan değil, arayıp soramıyordum da, en son bizi de ziyaret etmişti, Alanya’ya gitmeden haftalık bir dergi çıkarma işinden bahsetmişti, şimdi öğrendim ki Mehmet abinin ölümüne ‘vah vah’ diyen o kişi de Mehmet abinin alacağı olan parasını vermemiş.
Son çare olarak Alanya’ya boya badana işine gitmiş. Bayram iznine gelmiş, artık ne yaşadı, nasıl bir psikolojiye girdi ki bu yolu seçti, bayramın üçüncü günü canına kıydı ve bu dünyadan uçup gitti.
Mehmet Tuna’nın intiharına, ‘İşsizlikle, parasızlıkla alakası yok, başka şeyler vardır’ diyenler de çıkacak. O kişilere de şimdiden sormak isterim, en son ne zaman konuştunuz, ne zaman halini hatrını sordunuz, yüklü miktarda (size göre tabi küçük miktarlardır da bu) yani 15 bin TL kadar borcu olduğundan haberdar mıydınız?
Kısacası utanıyor muyuz beyler?
Utanıyor muyuz?
Şimdi Mehmet Tuna ağabeyimizin bir oğlu var… İsmi Mustafa Murat Tuna…
Erciyes Üniversitesi’nde İletişim Bölümü’nde Radyo ve Sinema, TV bölümünü bitirdi diye biliyorum.
O da babasının yolunda gidip, onun gibi gazeteci olma hevesi vardı…
Çok çabaladı, çok uğraştı…
Bazı kurumlarda çalışmaya çalıştı…
Şimdi o da işsiz...
En son düğün kameramanlığı yapıyordu. Yani sezonluk işler…
Umarım biz gazeteciler olarak (patronu, çalışanı) Mehmet Tuna abiye sahip çıkamadık, oğluna sahip çıkarız.
Aslında Mehmet abi ve oğlu Mustafa birer örnekti, şuan aylardır maaşlarını alamayan ama işsiz kalmamak için işini bırakamayan meslektaşlarımız var, asgari ücret çok olduğundan dolayı patron asgari ücreti veremediği için daha az ücretlerde çalışmak zorunda kalan meslektaşlarımız var.
Allah Mehmet Tuna’nın taksiratını affetsin, acılı ailesine, yakınlarına, sevenlerine sabır versin.
Allah bizlerin de yar ve yardımcısı olsun.