Akrabanın yaptığını akrep yapmaz yaptığını. En çok da çevremizdeki insanların pabuç gibi dillerini acı su verir hesabı yaşarız. Kocakarı safsataları, büyü, falcılık, dolandırıcıların ekmeğine yağ süren gelin kaynana kıskançlıkları, paylaşılamayan oğlanlar, kocalar, birbirlerine hayatı zehir eden tipler... Çevrenizde görmüşsünüzdür böylesi hastalıklı tipleri. Birilerinin mutluluğu onları rahatsız etmiştir. Çareyi de büyücülerin dolandırıcıların kapısında durmakta bulmuşlardır. Şeytani emellerine şeytani insanların büyü safsatası ile ulaştıklarını sanmışlardır. Cinlilerin cinlerini evlerine taşımayı becermişlerdir. Aslında insan düşünce ile istediğine ulaşabilir. Büyüde düşününce güya bir şeylerin onunla olacağı inancıyla huzursuzluğu davet eder.

Belki de duymuşsunuzdur TV kanallarında yayınlanmıştır bir aralar. tarikat üyeleri topluca intihar etmişler binlerce insan yataklarda ölü bulunmuş hatta meydan gibi bir yerde topluca ölüm yaşanmıştı. Modern çağ, teknolojik çağ, ilerlemiş Lig çağı nerede kaldı bu insanların aklı. Bunca safsata ya nasıl kandılar? Bir de tarikat başı kendini öldürmüyor sadece üyeler ölüyor. Ölmeden de vasiyet bırakıp bütün mallarını bu tarikata bırakıyorlar. Bu kafalar neye hizmet ediyor? İnsan modern çağın insanı nasıl da ilkelleşiyor. İlker şeylere inanıp hayatına son verebiliyor. Sapık ya da ilahi inanç demek ki inanmak ve düşünmek insanların hayatını nasıl da etki altına alabiliyor. Galiba absürtlük insanlara cazip geliyor. Gizemli şeylere ilgisi artıyor. Kendi iradelerini kendilerine eziyet ve zulüm manifestosu yapıyorlar. Ya Çağdaş dünyanın medyası ne durumda? Satılmışlık, paraya tahakküm etme ve hakikatleri gizleme. Birilerinin elinde oyuncak olmuş medyalar. ABD’nin ve lobilerin oyuncağı olmuşlar. Onlar ne istiyorsa o olur hale gelmiş. İsterlerse Bir ülkeyi günah gecesi ilan edip dünya medyasında suçlu göstermeye, isterlerse de kendi kukla ülkeleri kendi amaçları doğrultusunda kullanıp aklama çabaları. Dünya kokuşmuş bir yığınlar halinde sürüklenip gidiyor. Bu gidiş hayra alamet değil. Ya adil bir düzen gelmeli adil yöneticiler, adil ve adaletli tahkim edecekler ya da bu kokuşmuşluk içinde boğulup gidecekler ki bu da dünyanın sonunu yaklaştırmaktadır.

Adalet mülkün temelidir diyen Hz Ömer adil bir kişilikti. İnşallah bir gün bu kokuşmuş düzen yıkılır da yerine yeni dünya düzeni adil bir düzen gelir. O adil düzenlerin geleceği umuduyla kalın sağlıcakla. Saygı ve sevgilerimle.