Herkesin karşısındakinin söylediklerini kendi aklınca yorumlamasıdır... En çok anneme bir şeyin yerini sorduğumda “orada işte” yanıtıyla karşılaştığımda hissettiğim durumlaması... Konuş konuş... Dinle dinle nereye kadar, hak veriyorum diye önüne bakana, ha ona ha duvara konuşma isyankarlığı... İki insanın kelimeleşememesi, çığlıkların duyulmaması... Ben merkezci insanların narsist hallerindeki saldırganlığın sükutudür belki de iletişimsizlik.
Seni her zaman dinliyorum, seni dinlediğim gibi beni dinle ve anla.
Seninle iletişime geçerken yüzüne bakıyorum, benimle iletişime geçerken objelere değil yüzüme bakmanı istiyorum.
Seni dinlerken kendimi hep senin yerine koyarak anlıyorum.
Beni dinlerken kendini benim yerime koy empati kur.
Seni dinlerken arada tek gözümü kırpıyorum yumuşasın sohbet diye . Beni dinlerken sende iki gözünü kırp zor mu?
Seni dinlerken kendini savunmanı seviyor ve saygı duyuyorsam beni dinlerken de şahlandırdığım atımı sakın durdurma...
“Söyle nasıl bir duygudur anlaşılmak, ya da anlaşılamamak? Bu iki duygu arasında yalpalamak... Kim kimi anlamış ki bu dünyada? Sokrat ‘da anlaşılmamış, Hallac-ı Mansur da..! Birine zehir sunmuşlar. Diğerini dara çekmişler. İster anla ister anlama. Ben sana kendimi sunuyorum.Bütünanlaşılmazlığımla...
Sevgi bizden, takdir sizden...