Senaryo da olsa çok sevmeyi görmüştüm bu filmde ben. Kalplerin birlikte atışını, gözlerdeki sevda bakışını, yaşanılan sevgi telaşını, sevgiyle edinilen gözü karalığı, güçlü duruşun Nirvana’sını. Sevmişti İlyas al yazmalısını, al yazmalısı da İlyas’ını. Nereden bilebilirlerdi ki sevdalarına verdikleri yönün çıkmaz sokağa çıkacağını… Sahi neydi sevmek gözlerimizi karartırcasına. Neden bizim için vazgeçilmez olur hayatımızdaki bütün insanların arasından nasıl da sıyırıp özel bir yere koyarız sevdiğimizi. Aynı gönül dilinden konuşuyor olmamız mı? Kahveyi yudumlarken gözünde yakaladığımız huzur ve sakinlik mi? Bir insanı, belki de diğer bütün insanlardan ayıran özellikleri toplamı yüzünden severiz. Sıradan olmayışı, detayların içinde yaşamın güzelliklerini buluşu, güzellikleri sadece görmekle kalmayıp, bakmayı bildiği için teslim olur, sınırsız güvenir ve severiz. Minicik tahta bir kayık olur, o ise sığınılacak, bizi deli dalgalardan koruyacak huzurlu bir liman… Peki sevince mi güvenmeliyiz yoksa güvendiğimiz zaman mı sevmeliyiz? Elbet her şeyin bir doğru yolu vardır bu hayatta. Her insan kendine kusursuz gözükür değil mi? Yanılgıyı yenilgiyi hazmetmek bedenimiz ve beynimiz onaylamaz. Kendimizi garantiye almalıyız değil mi? İnanmalıyız, güvenmeliyiz ve sevmeliyiz. Ya da deli gibi sevmeliyiz sonra mı güvenmeliyiz? Ya da gözlerimiz gözlerine kayarken sevdamızın havada uçan o belirsiz duyguları beyninde ve kalbinde yaşarken karşındakinin de kaygılar içinde olduğunu da sakın unutma… Her insan kendine doğrudur. Lakin “unutma” vermeden alamazsın… her ne kadar da duygularımız ve hissettiklerimiz sevda yolumuzda bir adım önde veya geride gitse de herkes yüreğini verdiği şey kadar değerlidir. Çok severiz ve sevince de en olmayacak zaman dilimlerinde güven duymak için bahaneler yaratırız. Ufacık bir delikten gökyüzüne bakmaya çalışırız. Bütün ayrıntıları görmek isteriz. Çünkü kendi huzurumuz için sevgiye de güvene de ihtiyaç duyarız.

“Ve gurur kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş. Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış. Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım. Ölürcesine isteyen beklemez sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi. Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım… Sevgi emekmiş. Emek ise vazgeçmeyecek kadar ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş” Can YÜCEL

Elveda Asya, elveda Selvi boylum al yazmalım, elveda… Bitmemiş türküm benim…

Saygı ve sevgilerimle…