Sosyal medya, özgürlük gibi görünür ama fark etmeden bizi yönlendiren, öfkeyi büyüten ve gerçeği gölgeleyen görünmez bir tehlikeye dönüşüyor.

Dijital çağda herkesin elinde bir dünya var ama o dünyanın ipleri artık kimin elinde, kimse bilmiyor. Sosyal medya; iletişim, paylaşım ve özgürlük alanı olarak başladı, fakat bugün insanları birbirinden uzaklaştıran, öfkeyi büyüten, yalanı gerçeğin önüne koyan bir sahneye dönüştü.


Kayseri’de son dönemde yüzlerce sosyal medya hesabına erişim engeli getirilmesi de bu tehlikenin yerel yansıması aslında. Çünkü bir paylaşım artık sadece bir paylaşım değil; bir fitil, bir iftira ya da bir manipülasyon olabilir. Gerçek hayatta söyleyemeyeceğimiz sözleri ekran başında rahatlıkla yazıyoruz. Bu da toplumda öfke kültürünü, kutuplaşmayı ve güvensizliği besliyor.


Sosyal medya, bilinçsiz kullanıldığında insanı yalnızlaştıran, ruh halini bozan, hatta toplumsal huzuru tehdit eden bir güç hâline geliyor. Artık mesele “ne kadar paylaştığın” değil, “paylaştıklarının seni ne kadar yönlendirdiği”.


Ekranda gördüğümüz her şeyin ardında bir niyet, bir çıkar, bazen de bir yalan olabilir. Bu yüzden gerçek hayatla bağımızı koparmadan, dijital dünyanın kölesi olmadan yaşamak zorundayız. Çünkü sosyal medya bir araçtır — ama biz farkında olmadan, o aracın direksiyonuna çoktan geçmiş olabiliriz.